Annesi ile babası o doğduktan yedi ay sonra evlendiler ve de sabetayisttiler; Maskeli Leydi Tansu Çiller

adnan menderes, Başbakanlar, chp, demokrat parti, İsmet İnönü (Milli Şef), kapaniler, karakaşiler, maskeli leydi, Mehmet Fahri Sertkaya, sabetayistler, tansu çiller

"Çiller", Tansu Çiller'in kızlık soy adıydı. Kocası Özer, Tansu ile evlenince onun soy adını aldı ve Özer Çiller oldu. 
Tan-su'nun babası Hüseyin Necati Çiller bir Sabetayistti. Gazetecilik yapan Hüseyin Necati çok değişik bir ruh haline sahipti. Kimse ile geçinemezdi. İstanbul Büyük Şehir Belediyesinde çalışırken sekreterliğini yapan Selanik kökenli Sabetayist kadınla aynı evi paylaşmaya başladılar. Uzun yıllar böyle geçtikten sonra, bir gün bu kadın Tan-su'ya hamile kaldı. Tan-su doğunca düzen bozuldu. Epey direndiler ama olmayınca annesi ile babası Tansu doğduktan yaklaşık bir sene kadar sonra mecburen evlilik yaptılar. 

Tansu'nun babası öyle bir İslam düşmanıydı ki, bir gün evine hediye olarak ism-i celal hatlı bir tablo getirilince "Benim evime Kur'an muran girmez. Alın götürün şunu." diye bağrıştı.


Aile damarlarındaki kana kadar CHP'liydi. Özer'in ailesi de tam aksine Demokrat Parti'li... Bu yüzden Tan-su'yu Özer'e vermeye razı olmayan Hüseyin Necati'yi, Özer, "Kızını verirsen o benim değil ben onun soy adını alırım." diye ikna etti. Halbuki Demokrat Parti de CHP'nin içinden çıkmıştı ve Demokrat Parti'nin de içi CHP'nin içi gibi Sabetayistlerle doluydu. Asıl sorun Sabetayistlerin Kapani kolu ile Karakaşi kolu arasındaki bitmek tükenmek bilmeyen mücadeleydi. Adnan Menderes bile Sabetayistti.

Tansu da tam bir İsmet İnönü hayranıydı. Büyükada'daki evlerinde İnönü'yü misafir bile etmişlerdi. Tansu'nu bu kadar kabiliyetsizliğine ve kadar vasat hatta vasatın altında zekasına rağmen profesörlüğe kadar yükselebilmesinde de Sabetayist dayanışma etkiliydi. O gün de bu gün olduğu gibi üniversitelerimiz Sabetayist hainlerle doluydu.

Özetle, hep dediğimiz gibi, biz savaştık, biz öldük, onlar bizi aldatıp iktidarımızı ele geçirdiler ve bizim memleketimizde, bizim devletimizde bizim dinimizi, bizim örfümüzü, bizim adetlerimizi bize yasak ettiler. Bize işkence ettiler. Bizi asimile ettiler. Bilerek ve isteyerek ahlakı yok ettiler. Bilerek ve isteyerek bizi geri bıraktılar. Şimdi ise sahneyi biz alıyoruz...

| Mehmet Fahri Sertkaya
www.AkademiDergisi.com



Ülkemizdeki Sabetayist derin devlet tarafından başbakanlığa kadar yükseltilmiş olan Tansu Çiller'in Anıtkabir özel defterine yazdıkları.


Oğlu her şeyi kabul ve itiraf etti; Adnan Menderes Sabetayist bir gizli Yahudiydi


adnan menderes, adnan menderes sabetayist mi, adnan menderes yahudi mi, adnan menderes'in metresleri, gürkan hacır, içimizdeki israil, kripto Yahudiler, sabetayistler,



9 günlük bayram tatili benim için rahat okumalara fırsat olur. Marc David Baer'in yazdığı 'Selanikli Dönmeler' yıllardır üzerinde çalıştığım, düşündüğüm bir konu olunca satır satır eğildim. Notlar aldım. Birçok yeni bilgi edindiğim halde doğrusunu söylemek gerekirse Baer'in kitabı beni tam olarak tatmin etmedi. Ne zaman Sabetayizmle ilgili şöyle dört başı mamur bir kitap çıkacak diye de düşündüm. Baer'in titiz çalışması bile mevcut soruların birçoğunu cevaplamıyor. O halde ben de Sabetayizm araştırmalarında nereye geldik ve Baer'in kitabı hangi yeni bilgileri ilave ediyor, sizin için kaleme aldım. Tarih yazımımızı tepetaklak okumaya hazır mısınız?

Marc David Baer'in kitabı

(Selanikli Dönmeler / Doğan Yay. 2011) aklımızdaki soruları cevaplamaya yetmiyor. Çünkü sabetayizm Türk tarihinde yok sayılmış bir disiplin! Ve o kadar çok soru birikti ki...

Dinsel ritüelleri halen devam ettiriyorlar mı? Örneğin 18 emir halen ihlal edilemez kurallar mı?

Cemaatin lideri tek kişi mi, yoksa her kolun ayrı bir lideri mi var?1900'lü yılların başında olduğu gibi ortak bir sandıkları var mı? Karar defterleri var mı?
Cemaatin mensubu kaç kişi?

Yeni kuşak, Sabetayist kimlikten ne kadar haberdar? Sorular uzayıp gidiyor...

Asıl mevzuya ise bir türlü giremiyoruz. 1600'lü yıllarda yaşamış Sabetay Sevi'nin öğretileriyle günümüzü birleştiremiyoruz.

Anadolu'da gizli din yaşayan onlarca cemaat var. Halen var. Gidin Trabzon köylerinde gizli Hıristiyan görünürde Müslüman olan köylüler bulursunuz. Sabetayizmin önemi yönetici sınıfın onlardan oluşmasıdır. İktidar, finans, eğitim, kültür ve sanatta hep onların sözü geçti. O zaman akıllara şu soru geldi: Bir kast sistemi mi var?

Kimi tarihçi, gazeteci, aydın bu soruyu önemsiz buldu kimi ırkçılıkla suçladı. Oysa yakın tarihimize samimiyetle bakan ve Türkiye'yi anlamak isteyen her kişinin aklını başından alacak ilginçlikte bir konudur.


MENDERES'E 'İTİRAZINIZ VAR MI' DİYE SORDUM

Ezanın Türkçeleştirilmesi (Türkçe Ezan, Türkçe Kur'an, Türkçe Namaz ve Tekbir projesi)

ezan
ezan


76 SENE ÖNCE… 29 OCAK 1932

Bilindiği gibi, İslamda imandan sonra ilk emir namaz… Namazın vakitleri, müslümanlara, belli ve belirli lâfızlarla ve yüksek sesle okunan ezanla duyurulur. Bir beldede İslamın ve müslümanların varlığının sembolü ezandır. Ezan öyle bir sembol ki, Müslüman olan bir bölge halkı, ezan okumamakta diretse, İslam hukukçularına göre, başka bir çare yoksa onlara harp ilan edilir...

Allah’a, Allah’ın peygamberine ve âhiret kurtuluşuna çağırdığı için, ezan aynı zamanda İslama bir çağrı ve dâvettir. Bu dâvet, dünyada Müslüman bulunan her yerde devamlı tekrarlanır durur…

Ezan, “bildirmek, duyurmak, çağrı ve ilan” mânâlarına gelir. Ezan okuyana “müezzin” denir.

Ezan kelimesi, Kur’ân-ı Kerim’de Tevbe sûresi 3. âyette “Bildiri” mânâsında, Hacc sûresi 27. âyette de “Îlan” mânâsında geçer. Mâide sûresi 58. âyet ile Cuma sûresi 9. âyette de mânâ olarak ezandan bahsedilir. Müezzin kelimesi de A’raf sûresi 44. âyet ile Yûsuf sûresi 70. âyette “Îlan edici” mânâsında geçmektedir.

Ezan okumak; Hanefî, Şâfiî ve Mâlikîlere göre müekked (kuvvetli) sünnet. Bâzı Hanefî âlimlerine göre de vâcib. Onun için, “Ezan vâcib derecesinde kuvvetli sünnettir” deniliyor.

Ezan, namaz vakti girdikten sonra okunur. Vakitten önce okunan ezan okunmamış sayılır, tekrar okunması gerekir. Ezanın sözlerinin sırası değiştirilirse yeniden okunması icap eder.

Namaz İslamın Mekke döneminde farz kılındığı halde, ezan henüz meşrû kılınmadığı için müslümanlar Mekke döneminin tamamında ve Medine’de ilk dönemde zaman zaman bir araya gelip namaz vakitlerini beklerlerdi. Namaz vaktini bildirmek için bir müddet “Essalâh! Essalâh!..” diye namaz için çağrıda bulunuldu. Fakat bu kâfi gelmiyor ve başka bir işarete ihtiyaç duyuluyordu…

Başka din mensuplarının yaptıkları gibi boru öttürmek, ateş yakmak veya bayrak asmak gibi teklifleri onlara benzemek olacağından Resûlüllah Efendimiz kabul buyurmadılar…

Ezan, o sıralarda ashabtan Abdullah bin Zeyd’e rüyasında bildiğimiz şekliyle öğretildi. O da rüyasını Peygamberimiz’e anlattı. Hazret-i Ömer (r.a.) aynı rüyayı kendisinin de gördüğünü söyledi. Hazret-i Resûlüllah Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem, Bilâl-i Habeşî Hazretleri’ne, rüyada öğretilen şekilde ezan okumasını emretti. Hz. Bilal yüksek bir evin üstüne çıktı ve ilk olarak sabah ezanı okudu…

Ezan, 75 sene öncesine kadar İslamın yayıldığı her yerde aynı şekilde asırlarca okundu durdu…


EZANIN TÜRKÇELEŞTİRİLMESİ

Osmanlı döneminin son zamanları ve 2. Meşrûtiyeti takip eden yıllarda “Türkçülük ve Dilde Sadeleşme” akımının arkasından, önemli münakaşalara sebep olan “Ezanın Türkçeleşmesi” meselesi ortaya atıldı. Bu fikri 1918’de ilk ortaya atan Ziya Gökalp idi. Gökalp, Osmanlılık idealini taşıdığı dönemde, 1908’de Ezan adlı şiirinde, ezanı “Büyük asrın (asr-ı saadetin) sesi” olarak anıyor ve şu mısralarla övüyordu:

Okunurken ezan, sanır her vicdan

Cebrâildir; gelmiş Bilal ağzından

Bütün İslam âlemine seslenir
.

Bu mısraların sahibi Ziya Gökalp, Selânik’e yerleştikten sonra 1918’de yazdığı Yeni Hayat kitabındaki “Vatan” şiirinde 180 derecelik bir dönüş sergiliyor ve şöyle diyordu:

Bir ülke ki câmiinde Türkçe ezan okunur

Köylü anlar mânâsını namazdaki duânın

Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur’an okunur

Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hudâ’nın

Ey Türk oğlu işte senin orasıdır vatanın

Dönmemiş bir dönme; Oktar Babuna

OktarBabuna
OktarBabuna


OKTAR BABUNA İTİRAFLARI !!

Babamla ilgili belirtilmesi gereken bir gerçek de onun viski alışkanlığıdır. Babam, içkiye, özellikle de viskiye olan düşkünlüğü ile tanınmaktadır. Her yurtdışına çıktığında mutlaka yanında içki de getirir. Likör, viski, rakı, şampanya gibi çeşitli içkilerden oluşan bir içki dolabı vardır. Her gelen arkadaşına zorla ikramda bulunur. Zaten babama sorsanız, bu düşkünlüğünü kendisi de inkar etmeyecektir. Fakat Ehl-i Sünnete titizliği ile bilinen Harun Yahya (Adnan Oktar)’ya da Ehl-i Sünnet hakkında içkili kafayla fetva vermekten geri kalmıyor.

SABETAY SEVİ KİMDİR SABETAYCILAR KİMLERDİR?

Ailemin ve diğer Yahudi dönmelerinin Peygamber kabul ettikleri Sabetay Sevi 1600′lerde İzmir’de yaşamış bir hahamdır. Yahudilerin mistik kitabı Kabala’yı kendisine göre yorumlayıp sinegoglarda vaazlar vererek çevresine kalabalık bir Yahudi cemaati toplamıştır. Bu cemaatin sayısı artıp önemli bir güç olunca yabancı devletler tarafından manipüle edilmeye başlamış, zamanla devleti bölmeye yönelik kanunsuz hareketlerin odağı haline gelmiştir. Bu yasadışı faaliyetleri nedeniyle Osmanlı Devleti’nin takibatına maruz kalınca Sabetay Sevi stratejisini tamamen değiştirmiştir. Müslüman olduğunu iddia etmiş, Müslüman ismi almış, Müslümanlar gibi giyinmiş ve Müslümanlar gibi davranmıştır. Onun cemaatindeki herkes de onun gibi isimlerini değiştirerek görünüşte Müslüman bir yaşam sürmeye başlamışlardır. Ama sıkı sıkıya bağlı oldukları Yahudi inancını ve geleneklerini hiç terketmemişlerdir.

AİLEMDEKİ SABETAYCILAR

Bu rezil program da SABETAYİST HAİNLERİN eseri mi ? (ÖTV) video.





''Biz Türk de Müslüman da değiliz.'' selanik yahudileri dönmeler avdetiler sabetayistler

selanik yahudileri dönmeler avdetiler sabetayistler
selanik yahudileri dönmeler avdetiler sabetayistler

Dünya Yahudi Konseyi'nin büyük gayretleri ve o zaman dünyanın süper gücü bulunan İngiltere'nin de kullanılması ile Osmanlı yıkıldı ve Müslümanlar tarumar edildi...

Bu işte Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan, Türk ve Müslüman gözüken yüzbinlerce Sabetaycının da büyük emekleri vardı. Bu nedenle yeni kurulacak kukla Türkiye devletinin kontrolünün Sabetaycılarda olmasına izin verildi. 

Museviler ile Sabetaycılar arasında (her ne kadar sabetaycılar da yahudi olsalar da) bulunan anlaşmazlıklar sorun edilmedi. Türkiye'de iktidar artık Yahudi konseyi ve İngiltere ile danışıklı hareket eden Sabetaycıların ellerindeydi...

Dönme Dolap Ahmet Emin - Yahudi Dönmesi -Sabetayist- Ahmet Emin Yalman

Yahudi Dönmesi -Sabetayist- Ahmet Emin Yalman
Yahudi Dönmesi -Sabetayist- Ahmet Emin Yalman


FÜREYYA HANIM VE AHMET EMİN YALMAN
Şâkir Paşa'nın kızı Hakkıye Hanımefendi ile aileler arasında oldukça eski bir hukuk vardı. Hakkıye Hanım'ın kocası Emin Paşa ise, Mürşidimin tâzimkârı, vatan sever, şerefli bir askerdi.

Hakkıye Hanımefendi ile Emin Paşa'nın, Füreyya isminde bir kızları ve Şâkir isminde de bir oğullan vardı.

Bir zamanlar, Atatürk'ün muhafızlarından olan Kılıç Ali ile evli olan Füreyya Hanım seramikçiliğe heves ederek bu işe başlamış ve hayli de muvaffak olmuştu. Ancak, sanatında en küçük bir Türk havası sezilmez, renk âhengindeki başarısına rağmen, abstre ve bir anlayışa göre de, bakana sıkıntı ve darlık veren ultra modern desenlerde ısrar ederdi.

Füreyya Hanım, Kılıç Ali ile aralarında talâk vâki olduktan sonra, mesleğine daha da sarılarak, devamlı sergiler açmaya başlamıştı. Bu sergiler her ne kadar iç karartıcı idi ise de, hatır kollayarak, davetlerine gitmeye gayret ediyordum.

Bir defasında da sergisini evinde açmıştı. Gene davetli idim ve gittim. İçeri girer girmez annesi karşıladı. Antreyi ikiye bölen paravananın bir tarafı tenhâ, diğer tarafı ise çok kalabalıktı. Bu kaynaşan insan yığınına şöyle bir bakmakla dahi, içeride hayli tanıdık simalar bulunduğunu görmüştüm.

Bu izdihamın arasına girmek istemedim ve paravananın öteki tarafına geçtim.

Hakkıye Hanımefendi ne beni bırakabiliyor, ne de diğer davetlilerden uzak kalmak istiyordu. Beni de öte tarafa geçirmek için bir orta yol bulduğunu zan ederek:

Cicim, gelin sizi Ahmet Emin Bey'le tanıştırayım, dedi.

Hayır hanımefendi, bu adam, din düşmanı, neticede de vatan hâini sayılır. Tanışıp elini sıkmak istemem, dedim.


Kadıncağız şaşırdı. Sâdece:

Dönme-Sabetayist ne Türk olur ne de Müslüman


Dönme-Sabetayist ne Türk olur ne de Müslüman
Dönme-Sabetayist ne Türk olur ne de Müslüman

ÖĞRETMEN NURİYE HAYIRLI HANIM ve DÖNME ARKADAŞI

İstanbul Lisesi felsefe hocalığından emekli Nuriye Hayırlı Hanım gerçekten, hayır için dünyâya gelmiş fazilet, meziyet, feragat ve şefkat sahibi bir kadındı, iyilikte o mertebe ileri giden bir insandı ki, artık hayır sahibi olmayı, sûistîmal etmiş denebilirdi.

Bir gün öğretmenler odasında otururken, ağlayarak içeri giren bir arkadaşı, Kandilli Lisesi'ne tâyin olduğunu ve her gün o dik yokuşu çıkmasına imkân görmediğini yana yakıla söyleyince: "Üzülme kardeşim, becayiş oluruz, senin yerine ben giderim!" demiş ve sekiz sene, o yokuşları, arkadaş hatırına inip çıkmıştı. Kız Muallim Mektebinin hocalarından Nebâhat Karaorman'ın kardeşi olan bu hanım da, o fedâkârlığı minnetsiz kabul eylemişti.

Üstelik, bu arkadaşın, hocalıktan ayrılmış olsa da geçimi yerinde olduğu halde, Nuriye Hanım'ın idare etmeye mecbur olduğu bir ailesi vardı. Son derece muhterem ve muhteşem bir insanlık âbidesi olan Bakırköy eski müftüsü yüz yaşında bir baba, hasta bir ana ve gene hasta bir kardeş ile, evlâtlıkları vardı. O târihte Nuriye Hanım'ın evi Yeşildirek'de yâni İstanbul Lisesi'nin çok yakınında olduğu halde, sayısız hayırhahlıkları arasında, işte bir de böylesi olmuştur.


Eski bir Sabetayist, Sabetayistleri Deşifre ediyor. Ilgaz Zorlu'nun itirafları

Sabetayistleri Deşifre ediyor Ilgaz Zorlu'nun itirafları
Sabetayistleri Deşifre ediyor Ilgaz Zorlu'nun itirafları


"SECRET DOCUMENTS ABOUT TURKİSH SABETAİST FOLLOWERS"
Sabetaistliğin kurucusu Sabetay Sevi’nin soyundan gelen torunu Ilgaz Zorlu, Rahşan Ecevit’in asıl isminin “Raşel” ve Sabetayist olduğunu açıkladı.
- Benzer şekilde Gazeteci Mehmet Barlas’ın eşi Canan Barlas için de Sabetayist asıllı açıklamasını yaptı.

- Türk Masonlarının büyük çoğunluğu Sabetayistlerin “Kapani” kolundan geliyor.

Fahri Korutürk başta olmak üzere Türkiye’de seçilen Cumhurbaşkanlarının önemli bir kısmı da Sabetayist idi.

 - Türkiye’de “İslam inancını” baskı altına alarak devre dışı bırakmayı amaçlayan “katı Laiklik” söylemleri ve "Atürkçülüğün dine karşıymış gibi gösterilmesi"nde  Sabetayistlerin önemli yönlendirmesi var. 

- Türkiye’de ordu kumandanlarından önemli bir kısmı da Sabetayist inancına bağlı

- İstanbul’da Sabetayistler için Bülbülderesi mezarlığı var. Ve ilginç yazılar görüntüler yer alıyor.

Önemli Not : Ilgaz zorlu açıklamalarından dolayı mahkemede yargılandı ve savunmasını ayrıntılı olarak yaptı. Aşağıda Sayın Ilgaz Zorlu’nun Türkiye’deki Sabetayistlerin maskesini indiren mahkeme savunması dosyasını sunuyoruz.

Evet ben Selanikliyim! (Sabetaycıyım!) Ilgaz Zorlu, Şemsi Efendi, Şimon Zvi

ılgaz zorlu şemsi efendi şimon zvi
ılgaz zorlu şemsi efendi şimon zvi


Selanikli deyince ne gelir aklınıza? 1) Selanikli Yunanlılar. 2) Nazilerin katlettiği Selanikli yahudiler. 3) 1924'te mübadeleyle Türkiye'ye göç eden Selanikli müslümanlar. 4) Aynı mübadeleyle gelen ‘‘dönmeler.’’ İşte ‘‘Selanikli’’ denildiğinde, özellikle son kategoride olanlar kastedilir. 17. yüzyılda mesihliğini ilan edip, sonra müslümanlığı kabul etmek zorunda kalan İzmirli yahudi Sabetay Sevi'nin yandaşı birkaç ailenin soyundan gelen ‘‘Selanikliler’’, daha doğrusu ‘‘sabetaycılar’’, 350 yıl cemaatleri hakkında ser verip, sır vermediler. Ama 1990'larda içlerinden biri yazmaya, anlatmaya başladı. Ilgaz Zorlu, 29 yaşında. Annesi sabetaycı, babası dindar müslüman bir aileden. Cemaatinde çok iyi tanınıyor. Kimi ona deli diyor, kimi hain. Prof. Dr. İlber Ortaylı, ondan şöyle söz ediyor: ‘‘Bugün Sabetaycılar kendilerini henüz açıklamaz. Tek istisnanın, ama hakikaten tek istisnanın Ilgaz Zorlu olduğunu takdirle belirtmek gerekir.’’ Belge Yayınları, Ilgaz Zorlu'nun makalelerini ‘‘Evet, Ben Selanikliyim/Türkiye Sabetaycılığı’’ başlıklı bir kitap halinde yayınlandı. Onunla hayatını, sabetaycılığı ve sabetaycı cemaati konuştuk.

Sabetaycılığı ne zaman keşfettiniz?

-Annemle babam çalışıyorlardı, bana anneannem baktı. Anneannem Selanik'te doğmuş ve 24 yaşında mübadeleyle buraya gelmiş. Atatürk'ün ilkokul öğretmeni Şemsi Efendi de dedemin dedesi. Şemsi Efendi yaşadığı dönemde, büyük bir Kabbala bilgini ve sabetaycılar içindeki cemaatleri (Kapancılar, Karakaşlar, Yakubiler) birleştirmeye çalışıyor. Düşünün, üç yüzyıl boyunca müslüman gözüküyorsunuz, içerde yahudiliği uyguluyorsunuz, daha doğrusu yahudiliğin kabbalistik, mistik bir bölümünü. Cemaat tamamen içine kapalı. Ben 19 kuşak boyunca Sabetay Sevi'nin kardeşinin soyundan bir aileden geliyorum. Büyükannemin çok sağlam bir sabetaycı kültürü var, ama korkuyor. Çünkü Varlık Vergisi olayını, ondan önce Karakaş Rüştü olayını yaşamış. Cemaat asimile olma kararı almış.

KARAKAŞ RÜŞTÜ OLAYI

Karakaş Rüştü olayı nedir?

-Sabetaycıların Karakaş grubundan olan bu adam 1924'te bir anlaşmazlık sonucu cemaatin sırlarını gazetelere ifşa ediyor ve Atatürk'e mektup yazıyor. Biz asimile olamıyoruz, bizi ne olur müslüman yapın diyor. Anneannem korkarak anlatırdı. Bu olay olduğu zaman evleri basacaklar şayiası ortaya çıkmış. Birçok aile ellerindeki belgeleri yakmış.

Size de aynı gözle bakanlar var mı cemaat içinde? İkinci Karakaşzade Rüştü olduğunuzu söyleyenler?

-Evet, evet tabii. Benim için önce bu adam kendini Sabetay Sevi sanıyor dediler. Deli olmakla, Karakaşzade Rüştü olmakla, Mesih olmakla suçlandım. ‘‘Allah kahretsin, başımıza dert açacaksın’’ dediler.

Büyükannenizden neler öğrendiniz?

''Eşimin ailesinin Sabetayist olduğunu, evliliğimizin 30. yılında öğrendim'' Özdemir Erdoğan

Eşimin ailesinin Sabetayist özdemir erdoğan
Eşimin ailesinin Sabetayist özdemir erdoğan


"Şarkı Söylemek Lazım" yarışmasıyla yeniden gündeme gelen Özdemir Erdoğan eşinin Sabetayist olduğunu 30 yıl sonra öğrenmiş.

Erdoğan o anı şöyle anlatıyor:

O, Sabetaycı hainlerin sahneye sürdüğü basit bir aktördü. Atatürk Sabetayistti

atatürk, atatürk sabetayist miydi?, atatürk yahudi miydi?, atatürk yahudi olamaz çünkü, atatürk'ün gizli duası, Atatürkçülük, Mustafa Kemal Atatürk, oyun bozan, sabetayistlik
                                                              Atatürk Sabetayist

Yahudi Bir Yazar Açıklıyor "Atatürk'ün Gerçek Kimliği"


24 Temmuz 2007’de The New York Sun editörü Hillel Halkin, köşesine ilginç iddialar taşıdı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yüzde 47 ile kazandığı seçimlerden iki gün sonra yazdığı yazıda Halkin, bundan 13 yıl kadar önce yazdığı bir makaleyle ilgili olarak ortaya çıkan yeni kanıtları ileri sürdü. Ben-Avi adlı bir gazetecinin otobiyografisine dayandırdığı iddiasına göre Atatürk bir Yahudi Dönmesi’ydi.* “O zamanlar Türkiye’sinde ayaklanmalar başlatacağından ve laik devrimi devireceğinden endişe” ederek yayınladığı yazısına, 2007’de e-postayla gelen cevaptaki diğer kanıtları da bu yazısında paylaştı. Timeturk’ün ortaya çıkardığı bu yazının tercümesini okuyucularımızın istifadesine sunuyoruz.


Atatürk’ün Türkiye’si devrildi.

Bundan 12 ya da 13 yıl kadar önce haftalık New York gazetesi Forward için çalışırken modern laik Türkiye’nin kurucusu Kemal Atatürk hakkında bir yazı yazdım ve biraz da endişeyle gazeteye yolladım. Yazıda, Atatürk’ün babasının Yahudi, daha da net bir ifadeyle, Dönme olma olasılığıyla ilgili kanıtlar sunmuştum. Dönmeler*, 17’nci yüzyıl Mesihlik iddiasındaki Türk-Yahudi’si Sabetay Sevi’nin İslam’a dönmesinin ardından ona inanmaya devam eden takipçilerinin oluşturduğu heretik (batıl) Yahudi tarikatıdır.

Sevi’ye öykünerek Yahudi gizil hayatlarına devam eden ve dışarı karşı Müslüman görünen ayrı ve gölgeler içindeki grup varlığını 20’nci yüzyıla başarıyla taşıdı.Birçok biyografide Atatürk’ün babasıyla ilgili 3 ya da 4 farklı geçmiş verilir. Her ne kadar kimse onu Yahudi olarak tanımlamadıysa da, bunların farklılığı onun aile orijinin sakladığını düşündürmektedir. Bu kanıt, her ne kadar sınırlı da olsa, oldukça şaşırtıcıydı.

Yahudi gazeteci Itamar Ben-Avi’nin Uzun zamandır unutulmuş otobiyografisinde 1911’in geç kışında yağmurlu bir Kudüs akşamında barda tanıştığı genç bir yüzbaşıyı anlattığı bölüm bu kanıtın en güçlü yanıydı. Çok fazla araktan (arak=alkollü bir içiki) çakırkeyif olan yüzbaşı sadece tüm Dönme ve Yahudilerin bileceği ancak hiçbir Müslüman Türk’ün bilemeyeceği Shema Yisra’el ya da “Duy ey İsrail” duasının İbranice açılış sözlerini ezberden okuyarak Ben-Avi’ye Yahudi olduğu sırrını verdi.

Yazdığına göre, 10 yıl sonra, Ben-Avi, bir gazeteyi açtığında manşette Türkiye’de bir darbe olduğunu ve fotoğraftaki liderin o gece tanıştığı genç subay olduğunu gördü.O sıralar, Atatürk tarzı laikliğe İslamcı siyasi muhalefet güç kazanıyordu. Merak ediyordum, New York’ta Yahudi bir gazete modern Türkiye’nin kurucusunun yarı Yahudi olduğunu ilan etse ne olurdu?

Ayaklanmalar, Atatürk’ün heykellerinin yıkılışı, onlarla yarattığı laik devletin sallandığı gözlerimin önüne geldi. Tasalarımı kendime saklayabilirdim. Makale Forward’da yayınlandı ve herhangi bir yerden doğru dürüst bir geri dönüş olmadı ve Türkiye’de hayat eskisi gibi devam etti. Bildiğim kadarıyla yazdığımı tek bir Türk bile okumadı.

Sonrasında, birkaç ay önce, okumuş olan birinden bir e-posta aldım. Adını vermeyeceğim. Bir Avrupa ülkesinde yaşayan, iyi eğitimli, finans sektöründe çalışan ve sadık laik bir Kemalist olan bu kişi bana Forward’da makaleme rastladığını ve onunla ilgili tarihi araştırma yapmaya karar verdiğini yazdı. Atatürk’ün gerçekten de, 1911’in geç kışında Libya’da İtalyanlarla savaşan Türk kuvvetlerine katılmak için Mısır’dan Şam’a gittiğini ve rotasının Ben-Avi’nin onunla tanıştığını iddia ettiği yerden yani Kudüs’ten geçmiş olabileceğini keşfettiğini aktardı. Daha da ötesi, 1911’de Atatürk’ün gerçekten yüzbaşı olduğunu ve Ben-Avi’nin otobiyografisini yazdığında bilemeyeceği alkol düşkünlüğünün de tutarlı olduğunu belirtti. E-postanın Türk sahibinin parçaları birleştirerek ulaştığı başka bir şey de şu: Atatürk’ün doğduğu ve büyüdüğü Selanik, onun zamanında yüksek Dönme nüfusu olan büyük bir Yahudi şehriydi. Atatürk’ün gittiği ve “Şemsi Efendi” okulu da, Dönme topluğu lideri Simon Zvi tarafından yönetiliyordu. E-posta şu sözlerle noktalanıyordu: “Şimdi biliyorum, gerçekten biliyorum (ve bir parça bile şüphem yok), Atatürk’ün ailesi gerçekten Yahudi soyundan”.

Zaten benim de en ufak bir şüphem yoktu. Köşemin olası sonuçlarının azametiyle ilgili sanrılardan artık acı çekmediğimden değil, aynı zamanda Kemalist Türkiye’nin laik varlığının yıkılacağından korkmaya ihtiyaç olmadığından bu sefer daha az endişem vardı.Adalet ve Kalkınma Partisi’nin rakipleri karşısında laik Türkiye’nin, en azından Atatürk’ün öngördüğü şeklinin, tarihte kaldığını bile söylemenin mümkün olabileceği ezici bir zaferle tekrar iktidara döndüğü iki gün önceki Türk seçimlerinde resmen ve geri dönülmez şekilde yıkıldı.

Gerçekten sistematik olarak gizlemeye çalıştığı Atatürk’ün Yahudiliği, her şeyin üstünde, onun zamanında neredeyse her Türk’ün büyüdüğü din olan İslam’a karşı sert düşmanlığı ve İslamcı paydaşının sürüldüğü katı bir Türk milliyetçiliği yaratmadaki çelik iradesi gibi onun hakkında birçok şeyi açıklıyor. I. Dünya Savaşı’nda Hıristiyan Ermeni soykırımından ve 1920’lerde neredeyse tüm hıristiyan rumları sürmesinden sonra Türkiye’nin yüzde 99’unu oluşturan Müslüman çoğunluğunun dini kimliğini fena şekilde silmek isteyen bir dini azınlığın üyesinden başka kim olabilirdi? Atatürk asla Yahudi geçmişinden utanır gibi görünmedi. Sakladı çünkü saklamamak siyasi bir intihar olurdu. Onun mirası laik Türk devleti de bunu sakladı ve bununla beraber içinde niyetleri ve amaçlarının olduğu asla yayınlanmayan kişisel günlüğü de devlet sırrı olarak bunca yıl gizlendi. Artık saklamaya ihtiyaç yok. İslamcı karşıdevrim o ortaya çıkmadan bile Türkiye’de günü kazandı.

**********

Bir başka kaynak;

Mustafa Kemal’in 30 Eylül 1911'de Kudüs Kamenitz Oteli’nde yahudi Eliezer Ben Yehuda’nın oğlu Itamar Ben-Avi ile sohbeti:

Mustafa Kemal: “SABETAY SEVİ’nin soyundan geliyorum. Kendisine hayranım. Keşke bu dünyadaki bütün yahudiler onun mesihliği altında birleşse..” (yani hem burda bir yahudi olduğunu hemde yahudi inancına bağlı olduğunu söylüyor..)

Yahudi Mustafa Kemal: “Evimde Venedik’te basılmış eski bir TEVRAT var. Babam onu okumam için bana Karaim Yahudisi bir muallim tutmuştu. Öğrendiğim ayetlerden bazılarını hala hatırlayabiliyorum.” dedikten sonra biraz düşünüp..

“SHEMA YISRA’EL, ADONAI ELOHENU, ADONAI EHAD!” (yani “Dinle ey İsrail, Rabbin olan Tanrı tektir”) demiştir. Bu dua yahudilerin ünlü Shema duasıdır. Kâfir yahudi Mustafa Kemal demek ki, gizliden gizliye yahudi ibadetini ediyormuş, yani dinine bağlı bir yahudi hemde..

Daha sonra yahudi Itamar Ben Avi’nin “Efendim, bu Yahudilerin en mühim duasıdır!” demesi üzerine yahudi Mustafa Kemal: “Benim de gizli duamdır bayım, benim de..” diyerek etnik kökeninin ve dininin yahudi olduğunu beyan etmiştir.. (Kaynak: Uluğ İğdemir: Atatürk’ün Yaşamı, I. Cilt, sahife 23, T.T.K. yayınları, 1980)



Atatürk'ün ilk mektep hocası olan, Atatürk'e ilk ve temel terbiyesini verenlerden olan Şemsi Efendi, Türk ve Müslüman gözüken hain Sabetaycılardandı. Asıl adı Şimon Zvi olmasına rağmen bizlerin arasında Şemsi Efendi diye anılıyordu. Mezarı da Üsküdardaki Bülbülderesi Sabetaycı mezarlığındadır. Şimon Zvi (Şemsi Efendi)'nin yaşayan torunuz Ilgaz Zorlu bu gerçekleri ispat etmiş ve açılan mahkemelerden beraat etmiştir. 



Sabetayistler AKP'ye kayıtsız şartsız sahip çıkıyorlar. Sabetayist ve Bilderberg mensubu Cengiz Çandar'ın ettiği

recep tayyip erdoğan ak parti ve sabetayisler
recep tayyip erdoğan ak parti ve sabetayisler



"Ne kadara satın alındın bilmiyorum ama.... Ama biz öldük Cengiz'cim. Ve arkamızdan sen "maliyet" dedin bizim için. "

***


Radikal yazarı Cengiz Çandar bugün yazdığı köşe yazısında Reyhanlı'da yaşamını yitiren 46 kişiden bahsederken "maliyet"kelimesini kullandı.
Reyhanlı'da gerçekleşen patlamalardan söz ettiği yazısında, Reyhanlı'da hayatını kaybedenleri "Ortadoğu politikasında 'etkili bir aktör' olmanın 'kaçınılmaz maliyetlerinden biri' olarak görmek" gerektiğini yazdı.
AKP’ye kayıtsız şartsız sahip çıkan Çandar, yapılanların yanlış olmadığını söyledi. Çandar’ın yazısının tepki çeken kısmı şöyleydi:
“Buradan, sakın, "Suriye konusunda yanlış yapıldı. Türkiye, Suriye'den ve Ortadoğu'dan uzak durmalıydı" şeklindeki bozguncu ve Soğuk Savaş dönemi statükoculuğunu benimsediğim sonucu çıkmasın. Türkiye, Suriye'ye ilişkin bir dizi yanlış yapmış olmakla birlikte, bunun alternatifi, Suriye'den ve Ortadoğu'dan 'uzak durmak' asla değildi.
“AKTÖR OLMANIN MALİYETİ”

Bu nedenle, Reyhanlı'daki patlamaları ve şimdiye dek herhangi bir benzeri olayda görülmemiş yükseklikteki can kaybını, Ortadoğu politikasında 'etkili bir aktör' olmanın 'kaçınılmaz maliyetlerinden biri' olarak görmek gerekiyor.
Bu, tatsız bir gerçek ama maalesef böyle. Böyle bir maliyetten uzak kalmak için Türkiye'nin Suriye'de olan bitenlerden uzak durması gerekmez miydi?
Hayır, bu mümkün değildi. Türkiye'nin ulaştığı gelişme düzeyi ve uluslararası sistemin içine girdiği kalıp, Ortadoğu'da 'etkili bir aktör' olmaktan öteye ona bir şans tanımıyordu. Bu da kaçınılmaz idi."
ÇANDAR’A AÇIK MEKTUP
Radikal yazarı Cengiz Çandar’ın yazısına en etkili tepki bir Hataylı’dan geldi. Ekşisözlük’te “Cengiz Çandar’a açık mektup” başlığı ile yayınlanan mektupta adeta Çandar’a ders verdi.

İşte o mektup:

Türklerin yönetimini Türk görünerek ele geçiren Sabetaycı derin devlet mensupları, laikliği Türkiye'de bir din gibi dayattılar. | Akademi Dergisi

ılgaz zorlu, Laiklik sorunu, röportajlar, sabataycılar, Sabatayistlik, sabetay Sevi, sabetaycılık, sabetayistler, Yakın Tarih, akademi dergisi, Mustafa Kemal Atatürk, cem ipekçi

Akit gazetesinde, kendisi de Türk ve Müslüman gözüken bir sabetayist iken daha sonra mahkemeye başvurup kimliğine "Musevi" yazdıran ve içinden çıktığı cemaatini deşifre eden Ilgaz zorlu ile yapılan ropörtajı sunuyoruz:

Cem’in dedesi Haham!

"Evet, Ben Selanikliyim" adlı kitabıyla tanınan Sabetaycı Ilgaz Zorlu, Cumhurbaşkanlığı tartışmalarını AKİT’e anlattı...

Sabetayistler nasıl isim seçerler?


sabetay Sevi, sabetaycılar, sabetaycılık, sabetayistler, sabetayistlik, selanik dönmeleri, slider, yahudi dönmeleri
  Sabetayistler Nasıl İsim Seçerler


                                              

1- Ibranice ile Türkçe arasındaki ses benzeşmelerini dikkate alarak sesçe en yakın ismi alarak (Kemal
, Cemal = Samuel), (Sabi = Sabih), (Joshua = Coşkun = Yeşuah), (Sarah = Serra), (Ida = Eda, Moises = Muazzez, Negrin = Nesrin, Cassab = Kasap, Tchitchek = Çiçek, Muchtar = Muhtar, Atıl = Etel, Hakan = Hakham, Sema = Semha, Aliye = Aliyah, Meli = Melih, Benyamin = Bünyamin = Binyamin , Esra = Ezra = Azra, Malakh = Melek, Anvi = Avni, Tzachi = Zeki vb)


2- Tevratta geçen ismin Arapça ve Türkçe karşılığını alarak (Selahattin = Methushelach, Ibrahim = Abraham = Avraam, Solomon = Şlomo = Selim = Süleyman, Ishmael = Ismail, Yakob =Yakup= Yaakov = Jak, Yasef = Yusuf = Josef, Yitzach = Izzet, Ester = Yıldız, Şalom = Barış, Mark = Savaş, Yafit = Sibel, Rahşan = Rachel, Melek = Rebeka, Ilyas = Eliyahu, Zachariah = Zekeriya, Davut = Davit = Cavit, Eyüb = Job, Ari = Arslan = Leon, Ishak = Behlil = Güler = Güllü = Gülse = Gülden, Rozali = Gülben, Daniel = Denel vb)

3- Ibranice ve Türkçedeki aynı sessiz harflerden oluşan isimleri yakınsatarak (çünkü Ibranice, sadece sessiz harflerle de (yani sesli harfleri temsil eden nokta ve işaretleri kulanmadan) yazilabiliyor böylecene sessiz harfler ayni oldugundan okunuslar ayni kabul edilebiliyor) Sumru = Semra = Samra, Nahit = Nihat, Marat = Murat = Mert, Ahmet = A’mit = Ümit, Rifat = Rafet, Barak = Berk, Ferdi = Ferid -> Feridun, Selin = Sülün = Selen, Malka = Melike, Kamil = Kemal, Rina = Rana = Rena = Rona = Eren, Nitsa = Nisa, Sadık = Sadok, Omri = Emre, Amira = Emir, Mehmet = Mahmut, Emine = Mana = Mine = Mina, Sulhi = Selah = Salih = Salah = Selahattin, Oren = Ören, Arif = Rauf = Raif -> Rıfat, Selami = Selim = Salim, Oktay = Kutay = Aktay, Anıl = Nail = Nil, Ander = Ender = Nadir, Reşat = Raşit, Şafak = Şefik, Hasan = Hüsnü = Hason, Eşref=Şeref=Şerif.

4- Soyisimler, bir sonraki jenerasyonda isim olarak seçilerek, (Aksel, Cin, Şencan, Önder vb)

5- Ladino ve Yiddish dilindeki Musevi isim ve soyisimlerin Türkçesi kullanilarak (Doğulu = Mizrahi, Barda = Bardavit, Nemesh = Çil, Kınay = Yissakhar, Asaf = Asaf, Tarık = Tarık, Kerem = Kerem, Kenan = Kenan, Nuri = Nuri, Halil = Halil, Naim = Naim = Nachum, Serap = Seraph, Edgü = Tov, Fuat = Lev, Hasefe = Ha Sefe, Ifoq = Ufuk)

6- Sabetayciligin yayildigi ve yasatildigi (Misir, Cezayir, Sam, Kirim, Izmir, Manisa, Sofya vb) yerlerin isimleri ve Selanik ve çevre köy ve ilçelerinin (Poroy, Topçular, Kayalar, Kavala, Vidinli, Gevgili, Vardar, Serez, Teselya, Tırhala, Drama) isimlerini –li ekiyle birlikte tasiyarak. (Cezayirli, Mısırlı, Şamlı, Sofyalılar vb). Sabetay Sevi’nin sürgün edildiği Arnavutluk’un Ülgün/Akkum şehirlerinin ismini taşıyarak...

7- Tevrat’ta varolan isimlerin örnegin Abraham (Ibrahim), Jacob (Yakup), Ismail (Ysmael), Yahya (Yohanna) sonuna -zade, -gil, -han, -oğlu vb. getirerek. (Ibrahimzade)

Isimlerin bircogu anlam bakimindan birbirine baglaniyor; cünkü manaca iyi, güzel, sevimli, neşeli, sevinç, şen, güçlü, ulu, yüce, zengin, akilli, uğurlu, soy, aslan, bir, tek, biricik kelimeleri çevresinde dönmüstür. Sabetaycilar, yabanci dilden Yahudi soyisimlerini tercüme ederken, Türkçede eş anlama gelen ekler ve soyisimler kullanmislar ve böylece soyisimlerinin hepsi manaca ayni yere baglanmistir. Sururi (mutlu, sevinç), Gür (Coşkun), Alp (Yigit, güçlü, metin, ayhan, kunt, gürbüz, Narter, Acar, eralp, çevik, batu, kuvvetli, erkli, er, Alpar, bayar), Dinç (Güçlü, Baran, Bükey), Ulu (Yüce, Ali, Hiram, Fadıl, Tanju, rıfat, Üstün, Edis, Bülent, Berrin, yüksek, senih, Baha, bay, erk, Egemen, Bayar, Sami), Ak (Arı, saf, ulu, güçlü), Dik (Sarp), Olcay (şans, kut, uğur, ongun, sadun); Tabu (kutlu, mebruk), Sert (katı), Güç (zor), Or (ışık, ziya, pertev, mahir), Soy (öz, Kök, Dor, Nesil, Nejat, tüzün), Ata (min, soy, ced, ben (bin), oğul, su), Altın (Altun, Som), Bar (Par, Son, oğlu), Berk (Bark Barak, sağlam, sert, katı, güç), And (ant, söz), Gün (La, Gun), Avar (Gör), Susmuş (söylemez), Bir (ehad, tek, biricik, bitek), Bay (zengin, serra); Baş (Kopf), Kent (Şar), Çehre (cemali, yüz, ladino dilinde ise “kara”), şanlı (ünlü, tanır), şölen (Cümbüş), Güven (tekin), ateş (kivilcim, yalım, yalın, kor, alev), çift (ikiz), Tarık (Ekin), Tay= Genç anlamındadır ancak ismin başındaysa Ulu, sonundaysa Soy!!! Tokay = Dolunay, TOK = Savaş, TUĞ = Kut, Uğur, Türe (Tegin), Tüzün (soy, uysal), Balkan (dağ), Başal (öncü, önder, Sinan, Ataman, serdar, başol, başer), Baş (uç, ön, birinci, ilkin), Boysan (heybetli, ulu, görk, aybar), Dağ (tav, ululuk), can = tin =diril, Kibar (Moran), Fevzi (Viktor, Zafer), Kor (Öz, Ateş, Kür, Gür), Gönen (Onur, Şeref), Ogan (Bilge), Olcay (Ulu), Öget (zeka), Öz (can, tin, ben, gönül, temel, uz, dere, ırmak), Özen (Irmak), Laçin (Şahin), Sargut (ihsan), Yal (Dik, yar), Sibel (Cemile), Nasır (Viktor), Sır (Giz, vedia), Haydar (Aslan, Leon, Arslan), Mustafa (Mukhtar, seçilmiş), Sabih (Cemil, Tahsin), Tahir (saf), Baysal (Düzenli), Cenap (onur), Edis (Değerli), Egemen (Hakim), Haldun (Kalp, Levi), Kemal (Bilgili), Soysal (Uygar, Çağdaş), Yalman (Kılıç), Neva (Güç), Ekemen (Bilgili, Zeki), Tel (serra, tepe), Aviv (Bahar), Adar (Asil), Kuşcu (Rashba, Erkuş), Sigura (Güven, Şalev), Pak (Temiz, pek), Berk (berg, perk-, bark) , Ecevit (Cavit, Davit), GÖR (Kara-)

Sabetaycılarda soyismi kullanımında ÖZELLIKLE ve ÖZELLIKLE Orta Asya’daki yer ve eski Türk Boy ve Devlet isimlerinden alinan kelime ve komutan-hakan-kral isimleri göze carpmaktadir. (Bumin, Bleda, Inel Kağan, Bilge Kağan, Kubilay-Kublay, Mete, Oğuz, Tokay, Aybars, Talu, Toktay, Cengiz, Timur, Arbel, Sengir, Lezgi, Saka, İskit, Yenisey, Tigin, Oymak, Öngüt, As, Nayman, Savran, Tokay, Konrat, Barın, Argun, Elçin (Alchin), Topçu (Topchi), Bermek (Barmaq), Dilber-i, Karakaş (Qaraqas), Dormen (Durmen), Bakay, Aktepe, Serpil (Serpul), Turgay, Bürge, Çağatay, Hitay, Endican, Tarım, Bükey (Bokey), Akman (Aqman), Behzat (Bekzad), Bumin (Bomin), Kuşcu (Quschu), San, Togan, Kıyat, (Qiyat) Apak (Appaq), cömert (cumart), Karakaş (Karakash), Atam, Sagay, Tanay (Teney), Köse, Sarı vb) Tarihte Türkler'in kurdukları hanedanlardan birisi de Eyyûbîler'dir. Eyyûbî hanedânı üyelerinin büyük çoğunluğunun adları, en eski Türk adlarıdır. Selahaddin'in ağabeyinin adı "Turan"şah'tır. Kardeşlerinin adları ise, "Tuğtekin" ve "Böri"'dir. "Atabek" ismide Eyyubilerden gelir. Türk isimlerinden Artuk ismi Arapça'da Fazıl/Fadıl olarak geçer. Eski Türk hakanlarının isimleri güçlü hayvan adlarıydı ve ayrıca onlara lakap olarak kurt anlamına gelen "börü" denirdi. Örneğin, Arslan, Pars, Evren, Böke gibi. Evren ve Böke "ejder" manasına gelir. - Könik ise Yiddish dilinden gelmiştir, kral anlamındadır. Bey-kont ismi de kral, hakan anlamındadır. Keza, Batı "Hun" hükümdarı olan "Attila"'nın erkek kardeşinin ismi "Bleda" ydı. Nogay Hanlarından birinin ismi "Akbaş"'tı . Karahan devleti komutanlarından birinin ismi Tegin’di. Göktürklerde Kül-Tegin (Gül-tekin) ve ağabeyi Bilge-Kağan hakanlık yapmıştır. Oğuzlarda "Tokar/Töker/Toker" boyu vardı. Orta Asya'da Dondarlı/Dündar kasabası; Ak-yüz-Kara-yüz bozkırları vardır Man-kermen ise büyük hisar anlamını taşırdı. Kıpçaklarda Kangar/Kongar boyu vardı ve hanlarından birinin ismi Tokay’dı. Cengiz dönemi Merkit beylerinden birinin ismi Toktay’dı. Kırgızların Edigene oymağının kurucu beylerinden birinin ismi Bakal’dı. Hint-Türk Imparatorluğu beylerinden birinin ismi Bakar-han’dı. Başkurt ise bir Türk boyunun ismidir. Belgü-tay Cengiz Kağan’ın kardeşlerindendir. Babür Han’ın bey ve komutanlarından birinin ismi Birben’dir. Kulagu Han’ın kardeşlerinden Demir vardır. Denizhan ise Oğuz kağan’ın oğullarındandır. Sabetaycılar, Şamanizm’den de isimler almışlardır, Ülgen (diğer ismi Kuday) bir Şaman tanrısının ismidir. Şamanlar “adam”’a “atam” derlerdi. Ayrıca, Umay da Şamanizm’den gelmektedir. Ak rengin, Türklerin en eski inançlarından olan Şamanist dönemle ilgili bazı manevi inanmalarından kaynaklanarak ululuk, adalet ve güçlülük anlamları kazandığı görülmektedir. Aklık, temizliktir, arılıktır, yüceliktir, ululuktur. Kazakların, Ortayüz bölüğü, Uvak Girey oymağının dip dedelerinden birinin ismi Karakaştır. Kongar, Macar kumanları beylerindendir. Bakay ise, Manas destanında adı geçen bir beydir. Evrenk, Hint-Moğol Imparatorluğu’nda kralın ismidir. Dormen/Dorman, Kuman Hanlarından birinin adıydı. Sebüktekin, Alptekin, Bilgetekin Gazneli imparatorlarının isimleridir. Atakan, bir Hun beyi ve komutanının ismi.

Güner, Kazak ve Kırgız destanlarında adı geçen bir beydir. Ogan, Altay ve Tuna Türklerinde Ateş Tanrısıydı. Okay, Kırım hanlığı dönemi bey ve komutanlarındandı. Oktar, Batı Hun Devleti komutanlarındandı. Olcay Han, Oğuzname’de Nuh’un oğlu olan Yafes’in gerçek adıydı. Öndün, Kırgızların, Togay, Bugu ve Tokum oymakları dip dedelerindendi. Eski dönem Tanrı ad ve sıfatlarından biri Yazgan’dı. Baykal, Moğolistan’da bir göl ismidir. Muradoğlu, bir Türk oymağının ismidir. Karaduman, Tatarların bir boyudur; ayrıca, Kavala şehrinin bir kasabasının adıdır. Bursin, Sümer krallarından biridir.

Cev-at, Cev-det, ve Cev-za isimleri geniş kullanım ve kolay idrak özellikleri olan isimlerdir. Karakaşlarda tek isim olarak Mustafa ve göbek isim olarak Abdurrahman kullanılabilinir. Bunların kullanılma sebebi tarihteki öenmli Sabetaycı şahsiyetler olan Mustafa ve Abdurrahman Çelebi'dir. Bilindiği üzere Abdurrahman Çelebi, Osman Ağa'nın (Berechiah Russo) babasıdır. Osman Ağa, çocuğuna da Abdurrahman ismini vermiştir.

15-16. yüzyıllarda yaşayan Romen devlet adamlarının adları hep Türkçe idi: Akbaş, Akkuş, Barak, Bars; Baybars, Kazan, Ötemiş, Berkiş, Bilik, Kara, Buğa, Çolpan, Toluntay, Payandur, Tuttarkan (Tutrakan).... vb.

Museviliğe göre "goyim" Yahudi" kanından gelmeyen kişiye denir. "Ger" ise sonradan Musevi dinini seçen ancak Yahudi kanı taşımayan kimseye denir. "Ger", "Germen", "Gerçel", "Geren", "Ülger", "Erbelger" soyisimlerinde geçtiği gibi.

Sezen soyisminin ise (SZN), Sazanikos’tan türetildiğini sanıyorum. Dilber soyisminin ise Levi soyismi ile bağlantılı olduğu iddia ediliyor.

Sabetaycilarin iki ismi (ilk isim + orta isim) vardir, bunlardan biri yahudi ismini temsil eder. Mehmet ismi de Islamiyetle beraber bu ismi alan Sabetay Sevi yi simgelemekteydi. Özellikle ilk isim olarak kullanilir. Mehmet Ali, Mehmet Bülent vb. Karakaşlarda, doğan ilk erkek cocuguna Osman ismi verilirdi. Nadiren de olsa bu gelenek sürmektedir.

Sabetaycilarda gunumuzde yaygin olan bir gelenek ise, doğan çocuğa annesinin ya da baba-annesinin kızlık soyismini vermektir. Burada onemli olan kokenini ya da soy agicindaki aile icinde kaybolmak uzere olan soyisimleri, yeni dogan cocuga ön isim olarak vererek o soyismini yasatmaktir. Böylece Türkçeye daha önce hiç kullanılmamış yeni ön isimler de katılmış olur.

Sabetaycılar sadece Selanikli değillerdir. Üsküp, Kavala, Serez, Teselya, Drama, Niş, Kırım, Sofya, Girit, Rodos, İşkodra, Mayadağ, Filibe, Sakız, Midilli gibi yerlerden göç edenleri vardir. Halen, Makedonya’da bazi köylerde yaşayanlar bulunmaktadir. Arnavutlukta halen Osman Baba’ya saygı ve hürmet duyan Arnavut Bektaşileri vardır. Özellikle Amerika Birlesik Devletlerinde yaşayan Türkiyeden göçmüş bir lobimsi cemaat mevcuttur, Israil’e göç edenleri ve Remle kentinde yaşayanları bulunmaktadir. Danimarka, Polonya ve Almanyadada Sabetayistler bulunmaktadır. 

Karakaşlarda, Orta Asya’dan göç etmiş kanısı uyandıracak şekilde aldatıcı bir çekik gözlülüğe rastlanır. Bu çekik gözlülük, Samsun-Izmir-Istanbul üçgenindeki Kırımçaklarda da raslanır. Genel olarak akrabalıklar, İstanbul-Izmir-Adana-Bursa-Ankara arasında olur, bazende bunların arasına Konya-Samsun-Eskişehir-Edirne gibi yerlerinde eklendiği görülmüştür.

Sabetayci aileler ve Museviler genelde ayni Türk ilk ismi kullanabilirler. Cunku bu isimlerin Ibranice karsiliklari vardir. Yine de Sabetaycilar isim olarak daha genis bir yelpaze de isim secerler. Örnek olarak: Leyla, Sena, Verda, Beril, Yasemin, Yıldız ve Sibel isimlerini her iki gurupta kullanirken, Bahar, Bige, Feriha, Zuhal, Selin, Nesrin, Nil, Nilgün, Pamir, Suzan, Siret, Nüket, Nükhet, Sevil, Zerrin, Berrin, Nevin, Beyza, Güzin, Dilek, Melike, Nazlı, Esra, Suna, Okşan, Rana, Inci, Jale, Rez(z)(s)an, Ren(n)an, Rezin, Roksan, Reksan, Neş’e, Deniz, Fulden, Banu, Belkis, Ipek, Zeynep, Halide, Serra ve Bedia ismini Sabetaycılar kullanir. Ayşe, Emine Hatice ve Fatma isimleri ilk isim olarak geçer. Erkek isimlerinde de ornegin Sabetayci gurup eski jenerasyonda coğunlukla Nejat, Emin, Bülent, Baha, Nuri, Üstün, Haluk, Ender, Mehmet Ali, Ferdi, Feridun, ilter, Çetin, Fevzi (Viktor), Coşkun (Joshua), Can, Ömür, Hayati, Ateş, Pertev, Sahir, Sefa, Yekta, Vedat, Tahir, Talat, Nail, Faik, Demir, Vedia, Süreyya, Reha, Ünal, Ekrem, Hayri, Yahya, Çelik, Turgay, Üstün, Haluk, Hulki, Faruk, Ender, Mehmet Ali, Şerif, Edhem, İbrahim Ethem (kapancilar) kullanirken, Museviler bu isimleri kullanmazlar. Ayrica, Ismail, Ziya, Faruk, ve Mustafa isimlerini Karakaşlar kullanırlar. Bu isimlerle birlikte, Sabetaycilar birbirine sesçe oldukça benzeyen Nazim, Cazim, Kazim isimlerini de kullanmislardir. Hasan ve Abdurrahman göbek ismine de sikça raslanir. Abdurrahman Efendi’yi temsil eder. Hem erkekler hem kadınlar Ayhan ve Ilhan isimlerini kullanabilirler. Şimdiki cenerasyonda ise en yaygin olarak Emre (Amirah), Emir (Amir), Can, Kaan, Kerim, Kerem, Ekin, Berk (Barak), Cem (Sem), Akın, Eren, Alp, Ömer, Oral, Ender, Berkay, Tunç, Uğur, Efe, Hakan, Demir, Haluk, Ata vb isimler kullanilir. Ibranice isimler Ari (Ali, Eli), Albert (Alper, Alp), Leon (Aslan), Aaron (Harun), izak (izzet), Murat (Marat), Omer (Ömer), Selim (Salim), Rifat, Samuel (Cemal, Kemal), Erol, Yusuf (Yasef), Yakup (Jacob), Yahya, Nedim, Naim (Naim), Metin, Hakan, Cem (Shem), Melih, Cüneyt, Musa (Moshe), Hayati (Hayim), Sami, Sinan, Semih vb. parantez içinde Türkçeleri verilmistir.

Selanikli dönmeler (sabetaycılar) hakkında ne biliyoruz?

Selanikli dönmeler (sabetaycılar) hakkında ne biliyoruz
Selanikli dönmeler (sabetaycılar) hakkında ne biliyoruz?

9 günlük bayram tatili benim için rahat okumalara fırsat olur. Marc David Baer'in yazdığı 'Selanikli Dönmeler'  yıllardır üzerinde çalıştığım, düşündüğüm bir konu olunca satır satır eğildim. Notlar aldım. Birçok yeni bilgi edindiğim halde doğrusunu söylemek gerekirse Baer'in kitabı beni tam olarak tatmin etmedi. Ne zaman Sabetayizmle ilgili şöyle dört başı mamur bir kitap çıkacak diye de düşündüm. Baer'in titiz çalışması bile mevcut soruların birçoğunu cevaplamıyor. O halde ben de Sabetayizm araştırmalarında nereye geldik ve Baer'in kitabı hangi yeni bilgileri ilave ediyor, sizin için kaleme aldım. Tarih yazımımızı tepetaklak okumaya hazır mısınız?

Marc David Baer'in kitabı 
(Selanikli Dönmeler / Doğan Yay. 2011) aklımızdaki soruları cevaplamaya yetmiyor. Çünkü sabetayizm Türk tarihinde yok sayılmış bir disiplin! Ve o kadar çok soru birikti ki...
Dinsel ritüelleri halen devam ettiriyorlar mı? Örneğin 18 emir halen ihlal edilemez kurallar mı? 
Cemaatin lideri tek kişi mi, yoksa her kolun ayrı bir lideri mi var?
1900'lü yılların başında olduğu gibi ortak bir sandıkları var mı? Karar defterleri var mı?
Cemaatin mensubu kaç kişi?
Yeni kuşak, Sabetayist kimlikten ne kadar haberdar? Sorular uzayıp gidiyor...
Asıl mevzuya ise bir türlü giremiyoruz. 1600'lü yıllarda yaşamış Sabetay Sevi'nin öğretileriyle günümüzü birleştiremiyoruz.
Anadolu'da gizli din yaşayan onlarca cemaat var. Halen var. Gidin Trabzon köylerinde gizli Hıristiyan görünürde Müslüman olan köylüler bulursunuz. Sabetayizmin önemi yönetici sınıfın onlardan oluşmasıdır. İktidar, finans, eğitim, kültür ve sanatta hep onların sözü geçti. O zaman akıllara şu soru geldi: Bir kast sistemi mi var?
Kimi tarihçi, gazeteci, aydın bu soruyu önemsiz buldu kimi ırkçılıkla suçladı. Oysa yakın tarihimize samimiyetle bakan ve Türkiye'yi anlamak isteyen her kişinin aklını başından alacak ilginçlikte bir konudur.

MENDERES'E 'İTİRAZINIZ VAR MI' DİYE SORDUM

TSK'daki Sabetayist Kadrolaşma ve Org. Yaşar Büyükanıt


TSK'daki Sabetayist Kadrolaşma ve Org. yaşar büyükanıt
TSK'daki Sabetayist Kadrolaşma ve Org. yaşar büyükanıt

Ulusalcı hareketin lideri olan Orgeneral Mehmet Yaşar Büyükanıt’ı konu etmiştik. Bunun üzerine, gayretli bir akademisyen arkadaşımız, Paşamızın soy kütüğünü merak etmiş ve araştırmış. Uzun sürdüğünü ifade ettiği araştırması sonunda ulaştığı çok ilginç bilgileri bizimle paylaşmak için sitemize maille göndermiş. Bizler de Büyükanıt Paşa ile ilgili bu çarpıcı bilgileri sizlerle paylaşmayı bir sorumluluk olarak gördük. 

Bize bu bilgileri gönderen ve ismini dahi bilmediğimiz bu arkadaşımıza en derin teşekkürlerimizi sunuyoruz. 


Türkiye'de Masonluk Sabetayistlerin kontrolündedir


                                                   
Adnan Oktar (Harun Yahya), gizli dünya devleti, lions klüpleri, masonluk, mossad, rotary klüpleri, sabetaycılık,
mason listesi


Türkiye'de Masonluk Sabetaycıların kontrolündedir. İşte dev Sabetaycı Mason listesi


Masonluk en özet ifade ile, dünya hakimiyeti kurmak için güçleri paraları olan ama 
yeterli nüfusları olmayan ve güçlerini daha da artırmak isteyen Yahudilerin, Yahudi olmayanları Yahudiliğe hizmet gayesi doğrultusunda kullandıkları taşeron örgütlenmedir.

Masonlar güç ve para için mason oluyorlar ama bu arada Yahudiliğe, Yahudilerin menfaatlerine çalışmış oluyorlar. Zira patronlar her zaman Yahudiler.

Dünyadaki bütün masonik örgütlenmeleri gerçekten Yahudi olanlar yönetiyorlar. Türkiye'de Masonluk ezici çoğunlukla Sabetaycı Yahudiler tarafından yönetiliyor. Sabetaycılıktan mahkeme kararı ile Museviliğe geçen Ilgaz Zorlu'nun, cemaati içerden bilen biri olarak söylediği şu ki "Türkiye'de Masonluk Sabetaycıların Kapâni kolunun kontrolünde."

Şimdi onlar, yine bir Yahudi olan Adnan Oktar'a açıktan ve çok büyük destek veriyorlar. Adnan Oktar üzerinden kurmaya çalıştıkları tuzaklar öyle ufak tefek şeyler değil. Çok büyük planlarını uygulamaya döküyorlar.
Gerek Sabetayist Yahudiler ile bozulmuş Tevrat'a inanan Museviler arasında, gerekse de Sabetayistlerin üç farklı kolu arasında iç mücadele ve sorunlar yok değil. Aslında ülkemizde ve dünyada yaşanan bir çok sorunun temelinde bunların birbirleri ile çekişmesi hatta birbirlerini kırması var diyebiliriz. Akademi olarak biz, bu hain güruhun deşifre olması ve ihanetsiz, huzurlu, güvenli bir Türkiye'nin oluşabilmesi için, Türkiye masonlarından Sabetayist ve üst düzey olanların bazılarının isimlerini ve kullandıkları şifreleri vererek bu konuda araştırma yapacak Müslüman gençlere ön ayak olmak istedik. İnanıyoruz ki gençlerimiz, araştırmacılarımız bu hususu daha derinleştirecekler ve o zaman yüz yılı aşkın süredir önümüzde aşılmaz engel gibi duran pek çok milli sorunumuz bir kaç gün içinde aşılmış olacaktır. Türkiye'nin en büyük sorunu PKK değil Sabetayist ihanettir. Zaten PKK da bir anlamda Sabetayistlerin kontrolündedir.


İşte Türkiye'de Masonluğu ve Yahudi ırk ve dininden olmayan Masonları kontrol eden ama kendilerini Türk ve Müslüman gibi gösteren Sabetaycı Masonik kadrodan seçmeler;

ACAR GERMEN, SUHA
AHMET FERAYİ DİKMEN, İSMAIL
AHMET HULUSİ MENGÜÇ, AHMET FERIT
AHMET MÜNİR GÖKMEN, HAKKI PERTEV
AHMET SERDAR ÖKMEN, SUAT
AHMET ZİYA MENGÜ,
ALİ CAN KERMEN, A.SAHIR
ALİ SİNA MENGİ, SAFA
ALPASLAN BÜMEN, ADNAN
ATAKAN DİKMEN, KADRI
AVNİ HAKAN DEMİRMEN, SADI
AYDIN GİRİŞMEN, MEHMET REŞAT
BAHADIR REFİK MENGÜ, AHMET
BERK BERKMEN, ENDER
BURAK AKDİKMEN, RESUHI
BURAK EGEMEN, HALUK
BURAK MENGİ,
BÜLENT BENJAMEN ESKİNAZ, SAMI
CAN SÖKMEN, TOKTAY
CEM KERMEN, ALİCAN
CENK DENİZ MENDİ, ENVER
CÜNEYT ÖZBEK EKERMEN, TALİP
ÇAĞATAY EGEMEN, ERCAN
ÇAĞATAY GÖKMEN, ATİLA
EMİR ÜLKÜMEN, ABDULLAH EMRE
ENDER UGUTMEN, FEHMI
ERCÜMENT LEVENT ELEMEN, ATILLA
ERHAN DÖKMEN, ARCAN
ERKAN ERKMEN, TONGUT
ERSAN SİRMEN, AHMET BEDRI
EYÜP YAVUZ ERKMEN, MEHMET RASIT
FEZA İŞÇİMEN, HILMI
FUAT ÇİMEN, İSMET
GÜNDÜZ TEZMEN, EKREM
GÜRKAN ÖZMEN, CELAL
GÜVEN KİPMEN, MAZHAR
HALİT BURAK İZMEN, MUTLU
HALİT MENGİ, ATILLA
HALUK CEM GÖKMEN, MEHMET
HAYIM HAKMEN, SAPAT YAKO
HÜSNÜ ERKMEN, MUSTAFA OĞUZ
IŞIK DİKMEN, HAMIT
IŞIK MENOKAN, CEMIL
İBRAHİM ETHEM MENCELOĞL, ALAADDIN
İBRAHİM SÖKMEN, CEVDET
İHSAN TEHMEN, İSMAIL
İSMAİL HAKKI TÜREMEN, M.RIDVAN
KEREM GÜRKAN KÖSEMEN, MAHİR HALUK
KERİM ÜRETMEN, ORHAN
KORAY ŞAŞMAZ, SEÇMEN
KORAY ÜRKMEN
M.CEMİL DEMİRMEN, HUSEYIN
M.ENİS ERGEMEN, M.SADIK
MAZLUM İŞMEN, BEDIT
MEHMET TEOMAN GÜRMEN, SADUN
MEHMET ZİYAETTİN GÖKMEN, GALİP
MELİH İDEMEN, NIYAZI
MENGÜ AYKAR, FERIT
MENNAN AYSAN KUZANLI, MAHMUT
MURAT AKKUŞ, ARMENAK
MURAT DİKMENGİL, METIN
MURAT EVREN İDEMEN, MEHMET MITHAT
MURAT ÖRMEN, MUSTAFA
MUSTAFA RASİN GÜLMEN, IBRAHIM SAIP
MUTLU DÖKMEN, SAIT NURI
MUTLU İZMEN, MUSTAFA HALIT
MÜNCİ ÖZMEN, MUNIR
NACİ EMRE AKDİKMEN, RESUHI
NEDİM RAGIP GÜLMEN, H.NAZMI
NEZİH EGEMEN, SALİH
OBEN EMEN, İ.NACİ
OKTAY DİKMEN, HALIL
OSMAN İŞMEN, ALI ZAFER
OSMAN MENGÜTÜRK, CAHIT
ÖZCAN ÖZMEN, MEHMET
ÖZGÜR TÜZEMEN, SADI
ÖZHAN SÖKMEN, MEHMET
RAUF DİNMEN, YAKUP
SAFFET DİKMEN, BİLGE TEKİN
SALİH DİKMEN
SALİM SÖKMENER, SITKI
SEÇMEN ŞAŞMAZ, SULEYMAN
SELÇUK MENGÜÇ, RIZA AYDIN
SERHAT ERGÖÇMEN, HÜSEYIN HÜSNÜ
SERVET OKTAY İŞÇİMEN, SERAFFETTIN
SERVET ÖRMEN, ALI
SEZGİN GÖKMEN, IBRAHIM
SİNAN BERKMEN, ENVER
SÜLEYMAN HENGİRMEN, ALI
TACETTİN ÜRKMEN, KAMIL
TARHAN ÖZGÖKMEN, RAGIP
TARIK SÖKMEN, HASAN TAHSIN
TARIK TEKMEN, TAHIR
TOLGA MENE, SALİH
TUNCER PEKMEN, HUSEYIN
TUNÇ PEKMEN, TUNCER
TURGAN GÜRMEN, AHMET
TURGUT AKMENEK, AYDEMIR
TURGUT BEZMEN, FUAT
ÜSTÜN DÖKMEN, SALIH
VEDAT SÖZMEN, ABDULKADIR
YALIN AKMENEK, TURGUT
YAŞAR DİKMEN UÇKAY, MUSTAFA NECATI
YILMAZ MEN, HASAN
YUSUF MEN, Y.VEDAT
ZAHİT GÜLMEN, HASAN TAHSİN
ZUHAL ERKMEN, SEVKET LUTFI
ALİ CAN ÖZMEN, AHMET SUZI
ALİ GÖKMEN, GÜLTEKIN
ARDA DİKMEN, IŞIK
ARMENAK LEON TANIKYAN, MIGIRDIC
ARSLAN ÖZMEN, HUSEYIN
ATALAY UÇKAY, Y. DIKMEN
ATANUR DİKMEN, ATAKAN
AYKUT AKMENEK, AYDEMIR
B.TANIL ESEMENLİ,
BAKİ SELÇUK DİKMEN, AHMET RECAI
BİLGİN ÖZMEN, KEMAL
BÜLENT GÖKMEN, ABDULKADIR
BÜLENT KAYA İŞÇİMENLER, ALI EKREM
CEM MENGİ, GÜNGÖR
CEM SÜRMEN, SABAHATTİN
EROL DOĞAN ERKMEN, MURAT
GÖKMEN TÜRKMEN, HASAN
H.GÜRMEN TÜRKAN, YAHYA
HASAN MURAT ESEMENLİ, KADIR OKTAY
KUTAY ÜRKMEN, TACETTIN
M.EGEMEN KARANCI, YUSUF GUN
MAHMUT ERTAN GÖKMEN, OSMAN SABİT
MEHMET ALİ SÖZMEN, MEHMET
MEHMET İLKER İŞMEN, OMER MUHIP
SİNAN GÜRMEN, SADUN





AHMED SARP AKMANLAR, TANJU
AHMET DAŞMAN, MUSTAFA
AHMET DİZMAN, ORHAN İHSAN
AHMET FERHAN YAMANUS, MEHMET EMİN
AHMET IŞIKMAN, ERDOĞAN
AHMET METE ATAMAN, NEJAT LAMİ
AHMET PARMAN, ZEYYAT
AHMET YEYMAN, CEVAT
ALBERT M. ERİKMAN, ILYA
ALEKSANDER LUTİKOW, KUZMAN
ALİ AKMAN GÖKÇAKAN, I.NEJDET
ALİ HAKAN NAYMAN, AYDIN
ALİ İHSAN ÖZGÜRMAN, HILMI
ALİ MANÇO, AYTAÇ
ALİ RIZA ERMAN, ATTILA
ALİ SAVAŞMAN, ERDAL
ALİ SÖZERMAN, CETIN
ARAL BATMAN, BAYKAL
ARMAN BOYACIOĞLU, KARABET
ARMAN BÜKÜCÜYAN, MELIKSET
ARMAN DIRADURYAN, AGOP
ARMAN FİKRİ, NAZAR
ARMAN MAKSUT MARAŞLIYAN, NIKAGOS
ARMAN MISAK MASOOGLU, MARKAR BERC
ARMAN OYMAKAŞ, ERANUŞ
ARMAN ÜTÜCÜYAN, KIGORK
ARMAN VUKOTİÇ, JORJ
ARSLAN ATAMAN, OSMAN
ATAMAN AYVAZ, YUSUF
ATAMAN GÜNERİ, AZIZ
ATAMAN HÜSNÜ TOMRUK, MEHMET NIYAZI
ATAMAN KINRAN, CEVAT
AYHAN KUMAN, YUSUF
AYTAÇ MANÇO, SAFFET NEZIHI
AYTUĞ ELERMAN, EŞFAK
B.HALUK SAYMAN, NEVRES
B.SERDAR AKMAN, M.EKREM
BARBAROS OYMAN, RIZA ÜNAL
BATU TARMAN, FERRUH
BATUR TAŞMAN, DERVIS
BEKİR ATİLA TARMAN, ÖMER
BENO FRAYMAN, BERNAT
BENYAMIN POLUMAN, BEDOS
BEŞİR ERAKMAN, SALIH
BORA ŞAMAN, ÇETİN
BURAK ÇAĞMAN, KEMAL
BÜLENT AKGERMAN, ÖNER
BÜLENT ARMAN, IBRAHIM
BÜLENT BAYMAN, ADLI
BÜLENT DİKMAN, HUSEYIN ZIYA
BÜLENT NAYMAN, ZEKI
BÜLENT SALMAN, SELAHATTİN
BÜLENT TOKMAN, MEHMET HALIM
BÜLENT TORAMAN, NIYAZI
CAHİT GÜNEYMAN, SALIH
CAN TOKMAN, CENGİZ
CELAL FUAT URALMAN, M.KEMAL
CEMİL SARUHAN SARMAN, MUHSİN
CENGİZ YAMANER, HASAN HÜSEYIN
COŞKUN ERTÜRK, MUSTAFA SAHMAN
CÜNEYT ÖZTEOMAN,
CÜNEYT PEKMAN, HUSNU
ÇAĞLAR ABDULLAH BATMAN, MUSTAFA
DARYO FRIDMAN, ISAK
DEMİR ARKMAN, HAYRİ BÜLENT
DEMİR ÖZERMAN, MELIH
DEMİR ÖZERMAN, MELIH
EKREM ATAMAN, RENAN
EKREM NAFİ AKKERMAN, YAKUP TURGUT
EMİN NAYMAN, ERTEN
EMRE TAŞMAN, BATUR
ENGİN DİNÇMAN, ENIS SAHIR
ENİS HAKMAN, İBRAHİM FEVZİ
ERDAL YURTMAN, VAHIT
ERKAN İŞMAN, ALI IHSAN
ERMAN BOZKURT, TALAT
ERMAN MURAT ERTÜR, ERSİN
ERMAN POLAT, YILMAZ
ERMAN POLAT, YILMAZ
ERMAN SUNGUN, MEHMET RESAT
ERMAN SÜSLER, FAHRI
ERMAN YÜKSEL KESKİN, YUKSEL
EROL PEKELMAN, RESAT
EROL TUNÇMAN, ISMAIL
ERSEL SIYMAN, MARKO
ERSEN ARMAN, AHMET ZEKAI
ERTEN NAYMAN, SELAHATTIN
EŞFAK ELERMAN, ALI BEDDI
ETEM CUDİ MURAT BÜYÜKER, ALI TURKMAN
EVREN SALMAN, DOĞAN
EVREN ŞİŞMAN, MUSTAFA
EYTAN İŞMAN, SELİM
FARUK YÖNEYMAN, FERIDUN
FAZIL METE DEMİRMAN, ÇETİN HÜSNÜ
FERDA AKKERMAN FERHAT TARMAN, SALIH ZEKI
FERİDUN BUYURMAN, HAYDAR
FERİDUN MELİH İŞMAN, FEYYAZ
FERRUH İŞMAN, FEYYAZ
FİKRET UZMAN, DURMUS
FUAT CEM TABUMAN, HALIT
GARO KURKMAN, ARA
GEORGI LUTIKOW, KUZMAN
GERÇEK SUNMAN, ÖMER
GÖKHAN KEFMAN, RUHI
MAN KIZILTAN, AHMET İHSAN
GÜNDÜZ ALPMAN, HAFI HUSNU
GÜNER ARMAN, HAMDI
GÜR ZİYA YALMAN, ŞEN
GÜRKAN ERDUMAN, SABRI
GÜRMAN SÜNER, MEHMET HILMI
GÜVEN YAĞMAN, IHSAN
H.MURAT TAVMAN, KEMAL
HAKKI CEM İNSELMAN, SEZAI
HALİL BARAN HAKMAN, TEOMAN
HALUK IŞIKMAN, ORHAN
HASAN ERMAN, SAHIR
HASAN GÖKMAN, MEHMET
HASAN TAHSİN SAĞIŞMAN, MUZAFFER
HAYRİ BÜLENT ARKMAN, HAKKI NECATI
HAYRİ OTMAN, ÖZCAN
HERMAN ERAM, HACIK
HERMAN IŞIKÇI, HAÇİK
HERMAN İŞÇİ, NUBAR
HERMAN MAYISOĞLU, HAYIK
HİLMİ KIVANÇ SUNMAN, ADIL
İ. KAAN ERKMAN, ÖZGÜR
İ.ATAMAN YENGİN, A.KEMAL
İLHAN HAKMAN, FEVZI
İLKAY AKMANGİT, MUHSİN
İSMAİL SIĞMAN, NIHAT
KADRİ ŞARMAN, ALI FAIK
KEMAL ERMAN, ALİ METİN
KIVANÇ BİLGEMAN, A.TARHAN
LEMİ GÜLMAN, KEMAL
LEVENT DANIŞMAN, HIKMET
LEVENT DANIŞMAN, MUZAFFER
LÜTFİ ALTAN ATAMAN, BAHAETTIN
M.ADNAN PEKMAN, A.FUAD
M.ALİ BERKMAN, ENVER ZIHNI
M.ARİF KESERMAN, M.NURI
M.VEDAT SAKMAN, MASHAR
MAHMUT CEMİL ERKMAN, HALIL
MAHMUT NEDİM UZMAN, A.NECIP
MEHMET ARITMAN, YETKIN
MEHMET ATAMAN, AHMET NECATI
MEHMET BUYURMAN, FERIDUN
MEHMET CİHANGİR ARSMAN, CENGİZ
MEHMET DOĞAN DANIŞMAN, YUSUF
MEHMET KEMAL BERKMAN, A. NECMETTIN
ÖZER KICIMAN, NAFIZ
MEHMET ŞEN, ESMAN
MELİH DİKMAN, İSMAİL
MERİÇ ÖZAKMAN, AHMET
METİN AKMAN, VURAL
METİN OYMAN, BESIM
MURAT AHMAN, HALIT
MURAT DANIŞMAN, MEHMET SAIT
MURAT ERMAN MURAT ERMAN, M. GÜNER
MUSTAFA DİKMAN, İSMAİL
MUSTAFA KEMAL ÖZERMAN, AHMET IHSAN
MUSTAFA OKMAN, OSMAN KAZIM
MUSTAFA YARAMAN, METIN
MUZAFFER TAYFUN OKMAN, VURAL
MÜFİT CUMHUR FERMAN, ALI
MÜMTAZ ERMAN, NAZIF
NECDET AKMAN,
NECMETTİN ŞAMAN, CAVİT
NİHAT DURUMAN, ISMAIL HAKKI
O. SELİM GERMANER, S. OĞUZ
OKAN ŞARMAN, HAKKI
ORHAN TOHMAN, ILHAN
ORHAN TURAMAN, FAIK
ORHON FEYMAN, CEMAL AHMET
OSMAN YALMAN, MUZAFFER FAHRI
OSMAN YAMAN NALBANTOĞL, CEMALETTİN NACİ
OTMAN KARLI, KEMAL
ÖMER BEDRİ AKKERMAN, FARUK
ÖMER FARUK UÇMAN, ISMAIL
ÖMER TOSUN MANCE, SULEYMAN
ÖMER YALIN MANÇO, ABDULLAH ERSİN
RAGIP BARIŞ ERMAN, SAHIR
RENAN ATAMAN, EKREM
REYMAN SOMER, HUSEYIN
RIFAT AKMAN GÜLEGEN, NEZIH
S.MÜFİT YURTMAN, RFAN
SALİH GÜNEYMAN, CAHIT
SAMI HERMAN, MARKO DAVIT
SELAHATTİN ERKMAN, ABDULKADIR
SELÇUK ATAMAN, MEHMET
SELİM İŞMAN, MOIS
SERDAR TEZELMAN, NEJAT
SERKAN ODAMAN, CENGİZ
SEYFİ İŞMAN, MOIZ
SEZAİ BARMANBEK, KAZIM
SIDDIK BİNBOĞA YARMAN, MEHMET VECDI
SİNAN EVMAN, MEHMET AKIN
SİNAN ÖZMAN, CEMIL EROL
SUAT NAYMAN, ESEN
T.ÖMER TELMAN, MEHMET
TALAT PARMAN, ZEYYAT
TANZER YARAMANOĞLU, GÜNGÖR
TARIK ACIMAN, TARIK
TAYLAN BARTU, FAHIMAN
TEOMAN PAKMAN, OSMAN
TOLGA DANIŞMAN, MUZAFFER
TUNÇ BERKMAN, MEHMET ALİ
UFUK ARMAN, VECDİ
USMAN ÇAĞAN AYDINALP, SELAHATTİN
ÜMİT AKUZMAN, MEDUH
ÜMİT DÜZGÜNMAN, ISMAIL SERIF
YAVUZ CEMAL ÜLMAN, İBRAHIM
YAVUZ HAKMAN, MUSTAFA
YELMAN EMCAN, SELAHATTIN
YETKİN ARITMAN, MEHMET
YUSUF SEDAT ARIMAN, ISMAIL AKIF
ZEYYAT PARMAN, TALAT
ZİYA ORHUN DRAMAN, OSMAN
AHMET OĞUL ARAMAN, MEHMET KAZIM


A.MURAT EVİRGEN, SUKRU
AHMET AYGEN, ÖZER RAŞİT
AHMET ERÜLGEN, KEMAL
AHMET İBRAHİM OĞUZÜLGEN, MEHMET ALI
AHMET SÖZGEN, HACI OMER
AHMET ÜLGEN, ALİ MÜNİF
AHMET ÜLGENERK, MEHMET ZIYA
ALİ HAMİ AYGEN, L.OZCAN
ALİ SAİT SEVGENER, SELIM YASAR
ALTUĞ TEKÖZGEN, ERDOĞAN
ANDAÇ BİLGEN, AHMET
AYCAN ÜLGENCAN, AHMET ESAT
AYDIN EVİRGEN, ZEKI
B.HALUK BAYÜLGEN, SUAT
BERKANT ÜLGEN, MEMDUH
CAN ÖNGEN, FERİT
CEM BAYÜLGEN, MESUT CEMİL
CEM EKİNGEN, HALIM
CEMİL BAYÜLGEN, KADRI
CEMİL CEM ÖNGEN, AFIF
CENGİZ BAYÜLGEN, KEMAL
CENGİZ ÖNGEN, FERİT UĞUR
CEVAT MERGEN, MAHMUT
CİHANGİR GENER, ILHAN
CÜNEYT ZİYA ÜLGEN, MUSTAFA NECATI
DEHA GELEGEN, TURGUT
EMRE ÖRGEN, HUSAMETTIN
ENGİN EMGEN, RAHMİ
ERDAL EVİRGEN, OSMAN NURI
ERDEN BİLGEN, SELIM
EROL SONER İÇİRGEN, İHSAN
FARUK BORAN GÖGEN, SEYFETTIN
FERİDUN ÜLGEN, ALI NAZMI
GEN KUTER, SAMI
FUAT ÖZGEN, YÜKSEL
H.SAMİ İLGEN, TURGUT
HAKAN AYGEN, H. HÜSAMETTİN
HAKKI BİLGEHAN BİLGEN, AHMET MÜNIR
HAKKI BİLGEN, KAMIL
HALUK BİLGEN, AHMET
HASAN ATİLLA BİLGEN, CAVID
HAYATİ SEVGEN, MUSTAFA A
HÜSEYİN AYGEN, MEHMET
İBRAHİM BİLGEN, AYTAÇ
İHSAN ŞERİF ÖZGEN, ERALP
İSMAİL AYTUĞ ÜLGEN, M.TUĞRUL
İSMAİL TOLGA ERGEN, MEHMET ŞEYDA
KAMİL ÜLGEN, HALIL I.
KASIM BÖLGEN, M.SAİT
KÖKSAL BİLGEN, MUZAFFER
LEVENT BİRGEN, ALI RIZA
LEVENT MERGEN, YUSUF
MAZLUM BİRGİ ÜLGENALP, HALDUN
MEHMET ERGEN, ARIF
MEHMET ÖZGEN, İHSAN
MEHMET TOLGA ÜLGENERK, AHMET
MURAT BİLGEN, MAZHAR
MURAT MERT KAPTAN, ÜLGEN
MUSTAFA KAŞİF AYGEN, ÖZER
N.ÇETİN EMGEN, RAHMI
NEŞET ÖZGEN, NUSRET
NURİ KARAY ÖZGEN, NEVZAT
ÖMER SALİH ÜLGEN, O.NURETTIN
ÖNDER ÖZGENEN, AHMET CEMAL
ÖZER AYGEN, AHMET
ÖZGEN AYGÜNAL, MEHMET KEMAL
ÖZGEN BERKOL DOĞAN, NEVZAT
RUHİ ESİRGEN, AHMET
SERDAR EVİRGEN, FAIK
SÜLEYMAN BİLGEN, MERGUP
ŞEVKİ ÜMİT ÖZGEN, MITHAT
TEVFİK BİLGEN, YILMAZ
TOLGA ÖZGEN, FERHAT
TUGEN OKAY, FERIDUN
TURGUT ÖZGEN, FIKRI
YALÇIN OĞUZÜLGEN, SABRI
YAŞAR YÜCEL GÜNGEN, MUHIDDIN
AHMET ÖZGEN, MESUT AKIN
ALP FİGEN, SEVKI



DEMİR BAYKA, M.ISKENDER
DENİZ BAYTİN, TULU
DOĞAN ÖMER TANBAY, OLCAY
DÜNDAR ÖZALP KARABAY, ÖCAL
EMRE BAYIKSEL, ARİF OSMAN
ERCÜMENT GÜNGÖR BAYRU, VURAL
ERDEM BAYLAN, KAYA ALI
ERDİNÇ SOYDANBAY, RAMAZAN
ERDOĞAN BAYDAR, ADIL
EREN BAYTEKİN, İBRAHIM
ERGUN SARIBAY, MEHMET
ERHAN BAYDAR, ÖMER
EROL BAYTOK, MAHMUT ŞEVKET
FAHRİ GÜLBAY, HÜSEYİN
FATİH ORBAY, HILMI
FETHİ BAYTAN, UMIT
GÜNAL BAYLAN, NİHAT
GÜNAY BAYSAL, HUSEYIN
GÜRKAN AKBAY, NESİM
HALİL CEMİL BAYRU, ISMAIL TURAN
HALİL SOMAY BAYKAN, MEHMET FERIDUN
HALUK BAYKARA, EROL
HASAN SİNAN BAYTUR, NECMETTİN
HAYRULLAH EMRE BAYKAL, BAHA
İBRAHİM ATABAY, MEHMET
İBRAHİM BAYGELDİ, MUSTAFA
İBRAHİM BAYTEKİN, AHMET KASIM
İBRAHİM SEDAT TUMANBAY, AHMET METIN
İRFAN BAYAR, ELBEYİ
İRFAN BAYTAŞ, BEDRETTİN
İSMAİL ATALAY USTABAY, YAHYA
İSMAİL BAYER, IBRAHIM
İSMAİL BAYTAN, NECDET
İSTEMİ BAYKAL, ORHAN
KEMAL BAYÜLKEN, SAHAP
KENAN ÖZBAYLI, AHMET
KIVANÇ BAYYURT, ELÇİN
LAZAR DEBAYAR, SALAMON
LEVENT İLBAY, CAN
LEVENT ÖZBAYER, ALİ VAHİT
LÜTFİ MUSA BAYBOĞAN, YAŞAR
M.HAKAN BAYMAN, GUNAY
M.TANJU BAYSOY, H.CAHIT
MAHMUT HAŞİM BAYDAR, HUDAYI
MEHMET ASIM BAYKAN, MUSTAFA SEHA
MEHMET SİNAN ÖZBAY, A.BEYHAN
MEHMET SÜLEYMAN ÖZBAY, ALİ
MEHMET ZAFER BAYSAL, ÖMER İZZET
MERT KAYABAY, O. FAZIL
MORİS BAYAR, HAYİM
MURAT BAYDAR, HASAN
MURAT BAYKAL, HALIL
MURAT MAHMUT BAYIK, MUSTAFA
MURAT MERT BAYSAN, ALPASLAN
MUSTAFA BAYGAN, KAZIM
MUSTAFA BAYKAL YAYLALI, ERDAL
MUSTAFA BEHZAT BAYÜR, ABDULLAH NEJAT
MUSTAFA KEMAL ÖZBAY, MUZAFERREDDIN
MUSTAFA SAFFET BAYKA, MEHMET İSKENDER
MUSTAFA ŞEVKİ BAYVAS, YUSUF ZIYA
NECİP BAYKAN, KENAN
NUR DALBAY, ALAATTIN
O.MURAT BAYTEKİN, TALAT
OKTAY ÖZBAY, ILHAN
ONUR BAYTOK, M.NIYAZI
ORHAN BAYAV, HALİL
OSMAN BAYDAR, ÜLKÜ
ÖMER BAYBARS TEK, HALIL
ÖZER BAYSAL, MUMTAZ
R.ZAİM DOLANBAY
RASİH ARBAY, HALIT
RECEP FERDİ MİSKBAY, MEHMET ORHAN
S.SEVCAN KARABAY, SAKIR
SEDAT ABAYOĞLU, NECMEDDİN
SEDAT BAYER, HALIT
SEDAT SOYBAY, SAHABETTIN
SEFA BAYKAL, HUSEYIN AZMI
SELÇUK BAYER, HARUN
SELİM BAYBAŞ, ERDAL
SERDAR BAYER, SELÇUK
SERHAN BAYTUR, SEYHAN
SERVET AHMET BAYKAL, TURAN
BAY TUĞSAVUL, MUHSIN
SÜLEYMAN BAYKAL, HASAN
ŞAKİR ERDEM BAYKARA, M.SERVET
ŞUAYİP DOĞAN ERBAY, SİNAN
TONGUÇ ORBAY, MEHMET FATİH
TOYGAR NARBAY, ÖMER HALUK
TUGAYHAN BALBAY, İSMAİL
TUĞBAY TUĞ, MUSTAFA
TUNÇ BAYKAL, YASAR
TÜRKER BAYKAL, SUKRU
UĞUR BAYKURT, İSMAIL ARIF
ÜLKÜ BAYDAR, NECIP
ÜNAL BAYSAL, MEHMET
YILDIRIM BAYSAL, TURHAN
YÜKSEL ATABAY, MUSTAFA IHSAN
ZİYANUR HASBAY, E.SABRİ
A. GÜNHAN BAYDOĞAN, AHMET ZEKI
A.LEVENT BAYKAL, H.TEOMAN
ADİL BAYKAN, NEVRES
ADLİ BAYMAN, HAKKI
AHMET BAYKAL, FAIK
AHMET BEYHAN ÖZBAY, M.SURURI
AHMET BORA BAYCIK, EYUP
AHMET BÜLENT BAYHAN, KAZIM ZİYA
ALİ BAYAR, SADIK
ALİ BAYER YEŞİLÖREN, MUSTAFA
ALİ ERBİL BAYKENT, MEHMET ORHAN
ALİ ERHAN BAYOL, AHMET BURHANETN
ATİLLA BAYSAK, KEMAL
ATİLLA BAYSAL, SEVKET
ATİLLA CELAL BAYAR, M.REFI
AYDIN KIŞINBAY, SADETTİN
B.BAYSAN ALTINER, HIZIR
BARIŞ KENCEBAY, BÜLENT
BAYBARS VEZNEDAROĞLU, CELADET
BAYDU VEZNADAROĞLU, CELADET
BAYDUR ORGUN, TURGUT CAN
BAYKAL HAZARLI, YUNUS
BAYKAL ÖZBEK, VAHIT
BAYLA ALTUĞ, ALİ
BERNARD SARIBAY, EDVARD
BURHAN BAYSİN ŞENERDİ, ABDULLAH
BÜLENT İLBAY, CAN
BÜLENT KENCEBAY, AHMET
CAN BAYCAN, KENAN
CAN İLBAY, SELAATTIN
CENK LEVENT BAYSAN, TEKİN
CEVDET LEVENT BAYSAL, MEHMET
İSMET SENA BAYYURT, TAHSIN
MEHMET VEDAT BAYER, SUAT
RECEP EMRE PEKAR, BAYNUR




SERDAR TÜZEL, OSMAN
SİNAN TÜZER, ÖZDOĞAN
TAHSİN TÜZER, ALI
TURGUT TÜZÜN ONAY,
VECDET TÜZÜN, M.NECDET
VEDAT ERTÜZÜN, HUSEYIN
YALÇIN TÜZÜN, BURHAN CAHIT
ACAR TÜZÜNER, ALTAN
ALİ BAŞAT TÜZÜN, ABDULFETTAH
ARİF CAN TÜZÜN, ÜNAL
AYKUT TÜZÜN, HAMIT ZEKAI
BİRKAN TÜZÜN, SELİM
CAN TÜZÜNER, ASLAN
CEM TÜZ, MUSTAFA HALDUN
EMİN FUAT ERTÜZÜN, M. NEJAT
ERHAN TÜZGİRAY, COŞKUN
HASAN TÜZÜN, NECDET
HAYRİ ATİLLA TÜZÜNER, S.CEZMI
İLHAN TÜZÜN, RAUF
İSMAİL EFE TÜZGER, ERHAN
LATİF EROL TÜZGEL, ISMAIL HAKKI
MEHMET BEHNAN TÜZÜNER, EMIN
MURAT BORA TÜZÜNER, HAYRI ATILLA
MUSTAFA METİN ATATÜZÜN, ABDULKADIR
MUSTAFA TAHİR ERTÜZÜN, HASAN TAHSIN
NEJAT TÜZÜNATAÇ, YILDIZ TEKIN
SEDAT ERTÜZÜN, HÜSEYIN
SEDAT TÜZÜNER, ETHEM



AHMET ERSAN ERSOY, ALI IHSAN
AHMET GÜRSOY, CAFER
AHMET HAKAN AKSOY, ORHAN
AHMET KORKUT ÖZSOY, A.NURI
AHMET ÖZSOY, ALI
AKIN PAKSOY, HASAN FAHRI
ALİ CENK SOYAK, UĞUR METE
ALİ ERCÜMENT ULUSOY, MEHMET NUZHET
ALİ HALDUN SOYKAN, MUSTAFA
ALİ İHSAN SOYLUOĞLU, SÜLEYMAN
ALİ KEMAL EGESOY, ESAT
ALİ NAFİ SOYAK, SUNGU RIZA
ALP ULUSOY, CEVAT
ALTAN DEMİRSOYLU, M.KEMAL
AMAÇ AKSOY, YILMAZ
ARİF YAVUZ AKSOY, MUSTAFA
ATA EREMSOY, METE
ATİLLA DOĞRUSOY, MEHMET MECIT
ATİLLA SOYELÇİN, FETHİ
AVARKAN ATASOY, IHSAN
AYHAN ULUSOY, SEYFI
AZİZ YÜCEL AYSOY, EKREM
BARIŞ ŞENSOY, SEDAT
BORA SOYSAL, YAVUZ
BÜLENT AKSOY, ALİ NİHAT
BÜLENT AKSOY, MUZAFFER
BÜLENT SOYUPAK, ALI KAYHAN
CAVİT GÜRSOY, REMZI
CEM PENSOY, REMZI
CEM SOYUDAL, KAMIL
CENGER HANSOY, HALDUN
CENGİZ GÜLERSOY, A.IHSAN
CENGİZ ULUSOY, HALIT
CİHAN SOYER, ABDURRAHMAN
CUDİ TUNCER GÜRSOY, HAKKI
CÜNEYT KÖKSOY, GÜRBÜZ
CÜNEYT YÜCESOY, ORHAN
ÇINAR ULUSOY, ENGIN GÜNDÜZ
DENİZ MEHMET GÜRSOY, TURGUT
DERYA ŞENSOY, RIDVAN
EMRE PAKSOY, MEHMET
ERDOĞAN SOYSAL, MEHMET EMİN
FAİK SOYLU, HAYRETTIN
FERİT SOYLU, MEHMET
FERUDUN VASFİ ULUSOY, AKI EKREM
FUAT ALTINSOY, ALI
GÖKALP SOYKAM,
GÜNDÜZ ATASOYLU, OMER
HAKAN KÖKSOY, MUSTAFA YAŞAR
HALUK SOYUER, ZEYNEL
HÜSNÜ CAN DİNÇSOY, YAVUZ
İSKENDER DOĞUSOY, LATIF
İSMAİL BURAK SOYSAL, SEZER
İSMAİL DOĞAN GÜRSOY, AHMET HAMDI
İSMAİL TAYFUN ULUSOY, AHMET HULUSI
İZZET ÖNSOY, CAVIT
KAAN KÖKSOY, MUSTAFA YAŞAR
KAAN SOYAK, CETIN
KADİR BURAK SÜRENSOY, HÜSEYİN MÜMTAZ
KAMİL AKSOY, REFIK
KEREM ÖZSOY, KORKUT
LUTFİ SOYUPAK, ALİ KAYHAN
M. KEMAL OZANSOY, MEHMET GAVSİ
MEHMEDİ İLKER BERKSOY, ABDULKADIR
MEHMET BİLGİNSOY, ABDULLAH
MEHMET CEM ÖZSOY, HALUK
MEHMET ÇELEBİSOY, HIKMET
MEHMET ERGİN SOYARSLAN, ISMSIL
MEHMET SOYALP, AHMET
MERT SOYDİNÇ, VEDAT YASAR
METİN SOYDAŞ, SAKIR
MEVLÜT TÜRKSOY, MUAMMER
MUAMMER ÜNLÜSOY, VELI
MURAT ALP ATASOY, AVARKAN
MURAT ARISOY, ŞEVKET
MUSTAFA DOĞRUSOY, ORHAN
MUSTAFA ERCAN ŞERİFSOY, OSMAN NURI
MUSTAFA SABİH ATASOY, ARIF HIKMET
NAŞİT BURAK SÜSOY, YENER
NAZIM GÜMÜŞSOY, SABRI
NİHAT SOYTAŞ, OSMAN
NÜZHET YEŞİLSOY, ISMET
O.METİN SOYARSLAN, ISMAIL
OKAN SOYSAL, ERDOĞAN
POLAT SOYER, AHMET TURGUT
RIZA İHSAN KUTLUSOY, FUAT
RIZA NOYAN SOYAK, ÇETIN
SAFFET SELİM BALCISOY
TANJU KAYNARSOY,
ÜMİT BALCISOY, SAFFET
V.HALUK DEMİRSOY, VEDAT
VEDAT SAYINSOY, M.BAKI
VELİ ÜNLÜSOY, HASAN
YALÇIN ŞANLISOY, KADRI
YAVUZ ERKİNSOY, FAHRETTIN
ZÜHTÜ SARISOY, TAHİR
ABDULLAH AZMİ KELEMCİSOY, FAHRETTIN NECDE
AHMET CENGİZ TOKSOY, HÜSAMETTIN
AHMET ÇAKIRSOY, ISMAIL
ALİ SAFİ YİĞİTSOY, ABDULHALIM




M.BERKAY ERCANLI, OSMAN
MAİR BERK, LEON
MEHMET ÖZKAN AYBERK, ALI ULVI
MEHMET UFUK BERK, ORHAN
MEHMET ZAFER BERKMAN, NEVZAT ZIHNI
MERT BERKALP, ERGÜN
MERT CANBERK, YILDIRIM
METE BERKİ, OMER
N. BERKHAN ÇELEN, KUTER
N.BERKANT KURU, ERDOGAN
NECAT İSBERK, AHMET
NİHAT BERKER, FAHIR
OĞUZ BERKOL, FERAMUZ
OĞUZ ERKAN BERKSUN, AHMET
OSMAN BERKİN AYDOĞMUŞ, HUSEYIN CAHIT
OSMAN DOĞAN ERBERK, KANDEMIR
OSMAN TÜREV BERKİ, MUSTAFA AYDIN
ÖMER BERK, ALI IHSAN
ÖZKAN BERKAN, ALI SUAT
SAVAŞ AYBERK, HUSEYIN
ŞAMİL GÖKBERK, FIKRET
ŞEVKİ BERK BABİLA
TURAN K. BERKİ, AKIF GUNEY
VOLKAN GÜDEBERK, SABRI
YAMAÇ BERKİ, SAMI
YILDIRIM BERKOL, SELIM
ZEKİ BERK, RIFAT
AHMET BERK AKYÜZ, M.VAHDETTIN
AHMET BERKER, SIRET
AHMET HİLMİ BERK, NAIM
AHMET VAKUR BERKER, HALUK BÜLENT
ALİ BERK ÇAVUŞOĞLU, NURİ ÖNDER
ALİ FAHİR BERKER, MURTAZA NIHAT
ALİ FUAT KALYONCU, BERKI Ö.
ALİ KAAN BERKKAN, OKTAY
ARGUN BERKER, AZIZ
ARİF BİRDİNÇ, BERKI
AYKAN CANBERK, MUSTAFA
BARKIN BERK, GÜVEN
BEDİİ BERKTİN, M.VECDI
BEHZAT BERKİN SALANCI, M.NEVZAT
BERK ALPAY, KADİR
BERK APAK, MEHMET
BERK ARBİL, EROL
BERK CANTİMUR, MEMET
BERK HAMİT EKŞİOĞLU, UĞUR
BERK TUZLACI, ERKAN
BERK YÜKSEL, BİLGİN
BERKANT YEKELER, KADIR
BERKER TELEK, İSMAIL HAKKI
BERKUT TARHAN, BERTAN
C.BERKİN ARIKAN, USTUN
CEMAL BERK TEMUROĞLU, YALÇIN AYTAÇ
DAVUT BERKER, MOIZ
EDİP ORAL BERKAY, ISMAIL HAKKI
EMİN BERKOL, ALI
ENGİN BERKER, FAIK
ERCAN ERBERK, OSMAN DOĞAN
ERGİN TANBERK, LUTFI
ERGÜN BERKALP, HASAN
FAHRİ BERK GÜRSEL, KONUR
FUAT BERKAY ERDEM, MUZAFFER
GÖKÇER BERKE, TAMER
GÖKHAN BERKER, AYHAN
H. ENDER BERKE, GALIP KEMAL
H.BERKHAN SAVAŞÇIN, DEMIR
H.MELİH BERKAY, MEHMET NACI
HALDUN OSMAN BERKİN, ILHAN NAZMI
İBRAHİM BERK BELLAZ, SÜLEYMAN
KADİR BERK, AHMET
KAMİL BERK, KENAN
UĞUR BERKÖZ, TURHAN


(Bu liste sadece örneklendirmek amacı ile konulmuştur. Bütün Sabetaycı Masonlar bu listede değildir. Ayrıca kullandıkları şifreli ekler sadece bunlarla sınırlı değildir. Daha ayrıntılı bilgi için www.sabetayistlik.blogspot.com adresine bakılabilir.)



Bu güne değin en çok tıklanılanlar