Gerçek paralel devleti ifşa ediyoruz.
Bundan sonra Türkiye'deki televizyon kanallarına, milletin tepkisine rağmen sık sık bu kanallara çıkartılanlara, bu kanallardaki programlara, dizilere, daha başka bir gözle bakacaksınız. Bundan sonra bu ülkede kimlerin neler çevirdiğini, neler çevirmek istediğini, hepiniz hemen anlayacaksınız.
Sabetayist gizli Yahudi Turgay Ciner'e ait olan ve bünyesinde çok sayıda kripto çalıştıran Haber Türk kanalına çıkartılan, yaratılışı savunan Sabetayist Caner Taslaman'ın karşısında, ona inat Darwinizmi savunan Örsan Kunter Öymen de Sabetayist bir gizli Yahudidir.
Babası meşhur CHP'li Örsan Öymen'dir. Kendisi de bu derece vasıfsız haline rağmen bir profesör doktordur ve CHP içinde önemli bir isimdir. Amcası Altan Öymen, Sabetayist Kamal Atatürk marifeti ile Sabetayist kliğin kurduğu Halk Fırkası'nın, bu günkü adı ile Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir dönem genel başkanlığını yapmıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İngiliz derin devletinin, uluslar arası gizli Siyonist teşkilatların, Masonluğun ve en çok da içimizdeki İsrail'in Sabetaycı kliğinin gayretleri ile kurulmuş ve yönetilmiştir. Tarihi boyunca İslam'la ve milli değerlerle mücadele etmiştir. Ülkede ana unsur olan, ezici farkla nüfusun çoğunluğunu oluşturan Müslümanların, en temel insan hak ve hürriyetlerinin bile zorbaca, keyfi ve hukuksuz olarak engellendiği ve Kamalizm maskesi giydirilmiş Sabetayist rejimle özdeşleştirilmiş bir sözde partidir. 1923-1950 yılları arasında aralıksız iktidarda kalmış ve 1946'ya kadar tek parti düzeni ile milletimizin milli ve manevi değerlerinden uzaklaştırılması, dönüştürülmesi yolunda kullanılmıştır.
Azınlık unsurların, Türk ve Müslüman kimliğine bürünerek, hile, ihanet hatta tedhiş ile Türkleri ve Müslümanları kontrol etmek, dünyevi ve uhrevi/itikadi anlamda dönüştürmek, kılık kıyafetine kadar, alfabesine, tarihine kadar değiştirmek/dönüştürmek için kullandığı ve bu kadar keyfiliği, zorbalığı, saçmalığı, gayr-i İslami ve Türk kültürüne ters şeyleri kutsallaştırmak, çağdaşlığın tek yolu göstermek için kullandığı bir sözde partidir. En kısa tarifi ile İçimizdeki İsrail'in, İçimizdeki Ermenistan'ın ve Siyonizm'in ortak projesidir.
Bu günkü genel başkanı, Siyonist para spekülatörü George Soros tarafından ve Soros'la paslaşan İçimizdeki İsrail ve Masonluk tarafından, ülkemizin önde gelen kripto Yahudi ve Ermeni patronları tarafından o konuma getirilen gizli Ermeni Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Soros ile ve İçimizdeki İsrail ile irtibatlı olanın, doğrudan ya da dolaylı yollardan CIA ile irtibatlı olmaması ise imkansızdır. Ondan önceki genel başkan Deniz Baykal da dahil olmak üzere, bu sözde partinin genel başkanlarından Mustafa Kamal Atatürk dahil nerede ise tamamı ve partinin önde gelen etkili isimleri her dönem daha çok kripto Yahudiler, en çok da Sabetaycı kripto Yahudilerdir. Bazı dönemler, bazı önde gelen isimler ise kripto Ermenilerdir. Şu anda partide Kılıçdaroğlu'nun çevresinde, onun gibi gizli Ermeni ve gizli Hristiyan birçok kişi vardır.
Bu basın ve medyanın, bu sözde partinin, Aladağ yurt yangını meselesini araç edinerek yapmak istediği de; yıkılmak üzere olan düzenlerini kavileştirmek, bu niyetle ülkedeki açık ara en güçlü İslami cemaat olan ve kendilerine en büyük tehdit olarak gördükleri grup olan Süleymancıları bu millete terörist gibi göstermek, karalamak, mümkün olursa yok etmektir. Hatta bir oldu bitti ile, daha önce yaptıkları gibi, tarihleri boyunca yaptıkları gibi hukuksuz ve keyfi şekilde ülkedeki dini özgürlükleri zorbaca, kanunsuzca engelletmektir. Şu anda FETÖ bahanesi ile yapılan operasyonları bile aslında yapan AKPKK değil, bu güç odaklarıdır. Hedef bu bahane ile bütün Müslümanların devlet kurumlarından, sanayiden, ticaretten tasfiye edilmesi, ezilmesi, yok edilmesidir. Bütün cemaat ve tarikatların bitirilmesidir. AKPKK'yi kuranlar da, logosuna yedi kollu Yahudi şamdanı koyanlar da, yönetenler de aynı kliklerdir. Mesela Sabetayist Deniz Baykal'ın çok yakın akrabası olan Sabetayist Bülent Arınç, AKPKK projesinin en kritik isimlerinden biridir.
Unutmadan, Terakki Vakfı okulları, Şişli Terakki okulu, Işık okulları, Işık Üniversitesi hep Sabetayist gizli Yahudilerin, yani bu ülkedeki gerçek paralel devletin eğitim kurumlarıdır. FETÖ'nün eğitim müesseselerinden ilki olan Yamanlar Koleji'ni kuran kripto Yahudi Sezen Aksu'nun babasıdır ve bu adam hala hayatta olmasına rağmen bırakın tutuklanmayı, sorgulama süreci bile geçirmemiştir. Paralel devlet olduğu iddia edilen FETÖ, bu gerçek paralel devletin bir oyunundan başka bir şey değildir.
Basın ve Medya lincine, vekil görünümlü acayip bağlantılı kripto tiplerin art niyetli yönlendirmelerine, açıklamalarına, bunların organize suç kapsamına giren faaliyetlerine aldanmayın, kapılmayın.
Bir sakin olun ve hakkaniyetle neler olduğunu sorgulayın. O Aladağ yurdunda kimse kimseyi kasten yakmadı. Kimse kasten akıl almaz ihmaller zinciri sergilemedi. Hala hiç kimse o yurt dahil Aladağ'da çok sayıda haneyi art arda yakan ve bölgede yeni takılmakta olan EneriSA sayaçlarını bir kez olsun dillendirmedi. O yurttan sonra bile Aladağ'da o EnerjiSA sayaçları nedeni ile başka hanelerin de cayır cayır yanıp kül olduğunu dillendirmedi. Merdiveni bile olmayan ve su bile sıkamayan sözde itfaiyenin, kasten yalan rapor yazan ve raporu gerçekleri yazan Emniyet'in raporu ile çokça çelişen itfaiyenin, başka suçlardan yargılanmakta olan, hukuki açıdan riskli bir yerde duran ve bu yangından dolayı da yargılanmamak için kasten yalanlar söyleyen, "Çocuklar yangın merdiveninin dibine kadar gelmişler, orada yanarak can vermişler" yalanını söyleyen Adana Belediye başkanının, hatta daha en baştan "Asıl suçlu benim. Ben yargılanmalıyım" diyen Aladağ Belediye başkanının, hala yargılanmadığını bilip de Süleymancılara bu linci yapanlar, hem deşifre olacaklar, hem yargılanacaklar. Dünya genelinde, bunların adını duymadıkları yerlerde bile, bunca senedir başarı ile insanlığa hizmet eden ve bunu çokça çileler çekerek, maddi karşılık beklemeden yapan ve gayr-i Müslim milletlerin bile takdir ettiği kişilerdir Süleymancılar...
İzleyin, Süleymancılar, kendilerine bu kadar zamandır ahlaksızca ve kuralsızca ve organize şekilde yapılan basın ve medya lincinin intikamını, hukuki sınırlar içinde çok ama çok sert alacaklar.
Boğazımıza kadar getirdiler. Bu yapılan hak değil, adalet arayışı değil, hak arayışı değil, insanlık dışı ve hukuken suç kapsamında olan bir karalama, sindirme, yok etme operasyonu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder