Bu fotoğrafını gördüğünüz cami avizesinde altı köşeli yıldız mevcut. Bu günlerde sık tartışılan bir konu bu... Bu altı köşeli yıldız bizim İslami sembollerimizden biri mi, yoksa Yahudilere ait bir sembol mü? Bu tartışıladursun, "İşte gördünüz mü, camilerimizde bile bu yıldız kullanılmış." diyenleri derinden sarsacak bilgiler sunacağım şimdi.
Bu işaretin kullanıldığı cami, İstanbul'da, Gülhane'nin hemen karşısında bulunan Zeynep Sultan Camii... Zeynep Sultan Camii 1769 yılında III. Ahmed'in kızı Zeynep Âsime Sultan tarafından Ayazma Camii'nin de mîmarı olan Mehmed Tahir Ağa'ya yaptırılmış. Cami sıfırdan cami olarak yapılmış. Sonradan kiliseden bozma bir cami değil. Ama caminin dış yapısı tam bir kilise görüntüsü arz ediyor.
Fotoğrafta da görüldüğü üzere, caminin pencere yapısı da içindeki avize kadar ilginç... Aslında kiliselerde de pek görülemeyecek şekilde, yuvarlak pencereler ile altındaki pencereler nedense birleştirilmiş. Ve en üstte de bir şeyi sembolize edermiş gibi tek bir yuvarlak pencere yapılmış. Bunun maksatsız, rastgele yapılmış olması biraz mantık dışı. Elbetteki bir sebebi olmalı. Şimdi aşağıdaki tabloya bir bakın...
"İsa ve havarilerin son yemeği" isimli çok meşhur tablo bu... Haşa Hz. İsa olarak çizdikleri şahsın da, etrafındaki havarilerin de baş kısımları daire içerisinde. Hristiyanlar İsa ve havarilerini bütün tablolarda daire içine alıyorlar. Aslında bunun arkasında da bir Yahudi-Mason oyunu var. Baş kısımlarının daire içine alınması, Talmud ve Zohar Ruhbanları tarafından talep edilmiş, masonik bir semboldür. Masonların sapkın inançlarına göre bu daireler güneşi ve güneş tanrısını, yani iblisi temsil ediyor. Biliyorsunuz, bozulmuş Tevrat'a inanan Yahudilerin, şu anki bozuk itikadı incelendiğinde, nihayetinde şeytana taptıkları meydana çıkıyor. Bunlar, İsa aleyhisselamın getirdiği hak şeriat olan İseviliği ve hak kitap olan İncil'i de bozdular ve Hristiyanlığa dönüştürdüler. Hristiyanlığı da sembolizm ile doldurdular.
İşte caminin pencere kısmına şimdi bir daha bakarsanız, orada en üstte duran tek ve daire şeklindeki pencerenin İsa'yı, alttaki özel yapılmış pencerelerin de havarilerini remzettiğini görebilirsiniz.Şimdi sorulacaktır, "Öyle ise bu meşhur tablodaki kutsal kase nerede?" diye..
Camiyi bu kadar ince ince dokuyanlar, kutsal kaseyi unutmamışlar ve caminin haziresindeki mezarlara koymuşlar. İşte bakın...
Bu fotoğraf da caminin haziresinde bulunan bir mezar. Mezar, İslam dininde ve hiçbir Müslüman milletin kültüründe olmayan işaretlerle süslü. Dikkatle incelendiğinde bunların da caminin her yeri gibi Hristiyan sembolleri olduğu, daha derinde de Masonik ve Yahudi sembolleri olduğu anlaşılıyor. Kutsal kase de mezara işlenmiş ve kaseye dikkatle bakıldığında aynı zamanda yedi kollu şamdan(menora) olduğu da görülebiliyor.
Şimdi sorular şunlar:
Bu cami, kimin camisi? Ya da bu yapı gerçekten bir cami mi? Tarihi kaynaklarda cami, banisi ve mimarı hakkında verilen bilgiler doğru mu? Mührü Süleyman diye bize kabullendirilmek istenilen yıldız gerçekten mührü Süleyman mı? Bu yıldız bizim sembolümüz mü? Böyle bir cami, Osmanlı Devleti zamanında, İstanbul'un en merkezi bir yerinde yapılırken bu kadar tuhaflık kimsenin dikkatini çekmedi mi? Ve bu caminin esrarını kim çözecek?
| Mehmet Fahri Sertkaya
www.AkademiDergisi.com
Mehmet tahir efendi Müslümandır.eser ne yazık ki mimarimize 1740 dan sonra hakim olan barok tarzda yapılmış. sinanın şaheserlerine benzememe sebebi sahib olduğu barok özentisi mimaridir.asıl mesele mimarda değil kendi sanatını bırakıp ,barok denen saçmalığa özenenlerdeydi.
YanıtlaSilmührü Süleyman Selçuklu camilerinde de var.yahudilerin sahib çıkması 19.yy dadır. menorah gibi onlara has bir sembol değildir.
YanıtlaSil